Islah Dilekçesi ile Zamanaşımı Defii

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bahsi geçen kanunun, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ile temel felsefesi esasen aynı olmakla birlikte 6100 sayılı kanunla birlikte bir takım yeni düzenlemeler getirilmiştir. 1086 sayılı kanunda da düzenlenen ıslah kurumuna 6100 sayılı kanunla bir takım değişiklikler getirilmiştir. HUMK döneminde de ıslah kurumu ile alakalı bir takım tartışmalar güdemdeyken HMK döneminde de mevcut tartışmalar devam etmiştir. İşbu makalede zamanaşımı definin ıslah yoluyla ileri sürülüp sürülemeyeceği hususu doktrinsel tartışmalar ve Yargıtay kararları ışığında izah edilecektir.

Medeni usul hukukunda iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, kural olarak ikinci dilekçenin verilmesi ile başlar. (HMK m. 141/I-c.1) Ancak taraflar cevap veya cevaba cevap dilekçelerini vermemişler ise verilmeyen dilekçenin yasal dilekçe verme süresinin bitiminden itibaren başlayacaktır. İstisnai olarak ön inceleme aşamasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, dilekçeler aşamasındaki duruma bakılmaksızın, gelen tarafın iddiasını veya savunmasını genişletmesi ve değiştirmesi mümkündür. (HMK m. 141 ve 142)  İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağını aşmanın iki istisna yolu daha mevcuttur. Birinci yol karşı tarafın muvafakati, karşı tarafın muvafakatı alınamadığı takdirde ise ıslah kurumu ikinci yol olarak karşımıza çıkar.

Islah davanın taraflarının yapmış olduğu usulü işlemlerdeki hata veya eksikliği telafi etme imkanını taraflara veren usulü kurumdur. İşbu makalede borcu sona erdiren hallerden olan zamanaşımı def’inin ıslah kurumu ile ileri sürülüp sürülemeyeceği meselesi, Süresinde Cevap Dilekçesi Verilmesi Durumu ve Süresinde Cevap Dilekçesi Verilmemesi Durumu başlıkları altında incelenecektir.

I. Süresinde Cevap Dilekçesi Verilmesi Durumu

Doktrindeki Görüşler

Davalı, cevap dilekçesini süresinde vermiştir ancak zamanaşımı def’ini ileri sürmeyi unutmuş olabilir. Bu durumda ıslah yolu ile zamanaşımı def’inin ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında doktrinde çeşitli görüşler bulunmaktadır.

Hakim görüş zamanında verilmiş cevap dilekçesinin varlığı halinde zamanaşımı def’inin ıslah yolu ile ileri sürülebileceği yönündedir. Hakim görüşe katılan yazarlardan Kuru, konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir: “…Davalının cevap layihasında zamanaşımı def’inde bulunmayı unutmuş veya borcun zamanaşımına uğradığını cevap layihası verdikten sonra fark etmiş; sonradan zamanaşımı def’inde bulunmuş ve bu savunmasına savunmanın genişletilmesi nedeniyle davacı rıza göstermemişse, bu takdirde, davalının cevap layihasını ıslah ederek zamanaşımı def’inde bulunabilir …”. Benzer şekilde Yılmaz da şu ifadelerde bulunmuştur: “Zamanaşımı unutma nedeniyle davanın başında ileri sürülmemiş olabilir; daha sonra bu unutmanın farkına varılırsa, bunun ıslahla belirtilebilmesine olanak vermek gerekir. Çünkü savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını düzenleyen HUMK m. 202, II/HMK m. 141’de ıslahla savunma sebeplerinin genişletilebileceği veya değiştirilebileceği açıkça kabul edilmiştir. Nitekim öğretide, genellikle zamanaşımının sonradan ileri sürülebilmesi olanağının bulunduğunu kabul edilmektedir”. Pekcanıtez / Atalay / Özekes’e göre de cevap dilekçesi zamanında verilmiş ise zamanaşımı def’i ıslah yoluyla ileri sürülebilmelidir.       

Doktrinde fazla kabul görmeyen görüş ise zamanaşımı def’inin ıslah yoluyla ileri sürülemeyeceği yönündedir. Bu görüşe göre davalı süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ini ileri sürmemişse bunu daha sonra ıslah yoluna başvurmak suretiyle ileri süremez. Aksi düşüncenin kabulü, kazanılmış hakları ihlâl edeceği gibi, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenmiş bulunan eşitlik ilkesine ve ayrıca usul hukukundaki silahların eşitliği ilkesine aykırı düşer.

Yargıtay Kararları

Bu konuda istikrar kazanamamış yargıtay kararlarının bazılarında, zamanında cevap dilekçesi verilmiş olsa dahi ıslah yolu ile zamanaşımı savunmasında bulunulamayacağına ilişkin hüküm kurulmuştur. Söz konusu hükümler ise temel olarak iki gerekçeye dayandırılmıştır.

Birinci olarak ıslah suretiyle zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi karşı tarafın usulî hakkını ortadan kaldıracağı iken ikinci olarak ise ıslah suretiyle zamanaşımı def’inin TMK m. 2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı düşeceğine ilişkindir.

İfade edildiği üzere söz konusu mesele üzerinde doktrinde görüş birliği sağlanamamakla beraber Yargıtay kararlarında da henüz içtihat birliği sağlanamamıştır. Nitekim mesele Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelmişse de kurul içtihat birleştirilmesine karar vermeye gerek görmemiştir: Islah ile zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceğini içtihat eden Yargıtay daire kararlarının 7 adet olup en yakın tarihli olan 22.10.2002 tarihlidir. Yeni bir tarihli karar yoktur. Hukuk Genel Kurulunun bu konu ile ilgili hiç bir kararı yoktur. Islah ile zamanaşımı definde bulunabilir kararı veren daireler ise görüşlerini uygulamaya devam etmektedir. Bu nedenle henüz içtihat aykırılı bulunmadığından içtihat birleştirilmesi yolu ile aykırılığın giderilmesine şu aşamada henüz gerek ve yer bulunmadığı…” şeklinde ifade etmiştir.

Her ne kadar doktrinde ve Yargıtay kararlarında tartışmalar mevcut olsa dahi doktrinde de Yargıtay’da da hakim olan görüş zamanında verilmiş cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı savunmasının ileri sürülebileceği yönündedir.

“…Davalı vekili cevap dilekçesini ıslah ederek, zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece, ıslah yolu ile zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceği, davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğduğundan bahisle, ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. HUMK’nun 202/3. maddesinde, savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaları arasında ıslah sayılmıştır. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmamış davalı tarafın, ıslah yoluyla zamanaşımı def’inde bulunabileceği kabul edilmektedir. Mahkemece, davalının ıslah talebinin kabul edilmemesi de doğru değildir…”

Yargıtay 3. HD, 27.10.2008, E. 2008/17610, K. 2008/17930.

II. Süresinde Cevap Dilekçesi Verilmemesi Durumu

Doktrindeki Görüşler

Süresinde cevap dilekçesi vermeyen ancak daha sonra ıslah suretiyle zamanaşımı def’inde bulunmak isteyen tarafın ıslah yoluna başvurup başvuramayacağı da doktrinde tartışmalıdır. Bir görüş ıslah suretiyle zamanaşımı def’inde bulunulabilmesi için cevap dilekçesinin verilmesini şart koşarken bir diğer görüş ise cevap dilekçesinin verilmesini şart koşmamıştır.

Zamanaşımı def’inin ıslah suretiyle ileri sürülmesinde cevap dilekçesini şart görmeyen Yıldırım/Deren/Alanago-Yıldırım katıldığı görüşü şu şekilde ifade etmiştir: “…Davalı hiçbir savunma yapmadan sadece davacının dayandığı maddi vakıaları inkâr ettiğini bildiren bir dilekçe verse idi, bunun sonuçları süresinde cevap layihası vermemesi ile aynı olacaktı; ama bu eşit duruma rağmen davalı birinci halde muvafakat veya ıslahla yeni savunmalar yapabilecek, ikinci durumda ise, bu mümkün olmayacak. Eşit olanların eşit işlem görmesi ilkesi böyle bir sonucu kabule elverişli değildir…”

Pekcanıtez/Atalay/Özekes de söz konusu konu hakkında cevap dilekçesi vermemenin karşı tarafın iddialarını inkar niteliği taşıdığından adeta cevap dilekçesi verilmek suretiyle iddiaların inkar edilmiş gibi sayılması sebebiyle davalıya ıslah imkanı tanınması gerektiğini savunmuştur.

Yargıtay Kararları

Bu konuda da Yargıtay 2017 tarihine kadar birbirlerine çelişkili kararlar vermiştir. Bazı kararlara göre cevap dilekçesi verilmemiş olsa dahi zamanaşımı defi’nin ıslah suretiyle ileri sürülebileceğine ilişkin hüküm kurmuştur: “…Süresinde davaya cevap vermeyen ve böylece esasa cevap süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmayan davalı, ıslah yoluyla bunu ileri sürebilir. Davalı ıslah dilekçesi vererek zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre, ıslaha ilişkin usul hükümleri çerçevesinde bu dilekçesi işleme konularak, usulüne uygun şekilde zamanaşımı def’inde bulunduğu benimsenmek suretiyle, davalının bu def’inin incelenmesi gerekir…” şeklinde ifade edilmiştir.

Yargıtay bazı kararlarında ise cevap dilekçesi verilmemesi halinde zamanaşımı def’inin ıslah edilemeyeceğine ilişkin hüküm tesis etmiştir: “…Somut olayda, davalı, davayı yasal süresi içinde cevap vermemiş, esasen bu dilekçede ileri sürülen zamanaşımı Def’i de davacının savunmasının genişletilmesi itirazı ile karşılaşmıştır. Bu durumda, davalı, ıslah yoluyla süresinde verilmeyen cevap dilekçesini, süresinde verilmiş hale getirmek için ıslah yolunu kullanamaz. Kullanmış olsa dahi hukuki sonuç doğurmaz …” ifadelerinde bulunmuştur.

Konuya ilişkin 2017 tarihinde Hukuk Genel Kurulu (E. 2016/1209 K. 2017/1075 T. 7.6.2017) önemli bir karar vermiştir. Kurul cevap dilekçesi verilmemesi veya geç verilmesi halinde zamanaşımı def’inin ıslah yoluyla ileri sürülemeyeceğini ifade etmiştir: “…Hal böyle olunca, davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı def’i yönünden HMK’nın 176. maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görülmüştür.  Yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceği kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.”

Her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca tartışmaya son verebilecek bir karar verilmişse de bu mesele hakkında halâ görüş birliği sağlanamamış ve tartışılmaya devam etmektedir.

Sonuç Olarak;

Islah kurumuna ilişkin kanun koyucu dava değiştirme yasağının unsurları haricinde herhangi bir sınırlamaya gitmezken Yargıtay vermiş olduğu bazı kararlarında bir takım sınırlamalar getirmişse de bu sınırlamalar kanunilik ilkesi gözetilmeden getirilen sınırlamalardır.  Zira zamanaşımı def’inin bir ilk itiraz olmadığı da dikkate alındığında cevap dilekçesi verilmemesi halinde zamanaşımı def’inin ıslah suretiyle ileri sürülemeyeceği hususu Karafakih’inde ifade ettiği üzere aşırı şekilcilik olacaktır.

Aşırı şekilci yaklaşım nedeniyle maddi vakıalara ulaşma zorlaşacak hakkaniyete aykırı sonuçlara neden olacaktır. Kanaatimce 6100 sayılı HMK’nın ilgili hükümleri dikkate alındığında zamanaşımı def’inin ıslah suretiyle ileri sürülmesini engelleyici herhangi bir durum söz konusu değilken yargı kararları ile bir takım sınırlamalar getirilmesi ve doktrinde de bir takım tartışmaların mevcut olması mesele hakkında kanuni düzlemde yeterli düzenleme olmadığını göstermektedir. Her ne kadar Hukuk Genel Kurulu Kararı mevcut olsa da mesele halâ tartışılmaya açık bir konumdayken hakkaniyete uygun bir çözüme kavuşturulması gereklidir.

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

Bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir: Semanur Erdem (2020). Islah Dilekçesi ile Zamanaşımı Defii, hukukcukafasi.com/islah-dilekcesi-ile-zamanasimi-defii, (Erişim Tarihi: …).


ALANGOYA, Yavuz / YILDIRIM, Kamil / DEREN-YILDIRIM, Nevhis, Medeni Usul Hukuku Esasları, 7. B., İstanbul 2009

Akil / Hacettepe Hukuk Fak. Derg., 2(2) 2012, s.4. PEKCANITEZ, Hakan / ATALAY, Oğuz / ÖZEKES, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 12. B., Ankara 2011.

ARSLAN/YILMAZ/AYVAZ/HANAĞASI, Medeni Usul Hukuku, 5. B., Ankara 2019. ATALI/ERMENEK/ERDOĞAN, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2018.

KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. B., Beta Yayınevi, İstanbul 2001, C. IV, s. 3967, 4038.

YILMAZ, 2011, s. 417; YILMAZ, Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 1. B., Yetkin Yayınevi, Ankara 2012, s. 963-964.

PEKCANITEZ, Hakan / ATALAY, Oğuz / ÖZEKES, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2018.

PEKCANITEZ, Hakan / ATALAY, Oğuz / ÖZEKES, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 12. B., Yetkin Yayınevi, Ankara 2011, s. 403.

The following two tabs change content below.

Semanur Erdem

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir