Kriptoparaların Haczi ve Soğuk Cüzdan Haczi Sorunu

kripto paraların haczi mümkün mü, soğuk cüzdan haczi

Kriptoparalar; merkeziyetsiz, güvenli ve sınırlı arzı olmaları sebebiyle dünyada hızla gelişmiş, ödeme aracı olarak kullanılabilir hale gelmiştir. Hukukçu Kafası’nın bu yazısında kriptoparaların tarihsel gelişiminden ve İcra İflas Kanunu uyarınca nasıl haczedileceği ifade edilecek nihayet yalnızca sahibinin şifre aracılığıyla eriştiği soğuk cüzdanların haczedilip edilemeyeceği değerlendirilecektir.

Kriptoparalar ve Kriptopaların Gelişimi

Para kavramı tarihsel süreç içerisinde birçok değişim yaşayarak günümüzdeki halini almıştır. Tarihin bir döneminde insanlık tarafından icat edilen para, yıllar boyunca çeşitli şekillerde karşımıza çıkmıştır. Son olarak, halihazırda insanların büyük çoğunun para denilince aklında canlanan kağıt para hayatımıza girmiştir. Ancak teknolojinin gelişmesi ve internetin hayatımıza girmesi ile birlikte para cebimizden yavaş yavaş çıkarak sadece banka hesabımızdaki rakamlardan ibaret olan bir hale dönüşmeye başlamıştır.

Paranın değişiminde karşımıza çıkan en kritik dönemeçlerden biri olarak 2008 yılında Amerika’da yaşanan Mortgage krizi görülmektedir. Mortgage krizinin yaşanmasından sonra bilgisayar sistemleri ve yazılımları konusunda uzman bir grup kişi kendi aralarında para konusunun devletlerin tekelinde olmaması gerektiği fikrini ortaya atmışlardır. Bu grubun başını, Satoshi Nakamoto takma adıyla kendini tanıtan ve halen de kim olduğu konusunda birçok belirsizlik bulunan bir kişi çekmiştir.

Satoshi ve arkadaşları kendi aralarında, para değeri atfedebileceğimiz dijital bir değerin devletler ve bankalardan bağımsız bir biçimde kişiler arasında nasıl kullanabileceklerinin zihin egzersizlerini yapmışlardır. Bu tartışmaları takip eden bir yıl içerisinde ortaya atılan fikirlerin bir sonucu olarak merkeziyetsiz bir biçimde insanlar arasında dolaşabilen bir sanal para sisteminin kodları yazılmıştır. Kripto paralar, kriptografi temelli blokzinciri olarak adlandırılan bir yapı kullanılarak oluşturulan, fiziksel varlıkları olmayan, herhangi bir merkezi bulunmayan, herhangi bir otorite tarafından kontrol edilemeyen, taraflar arası hızlı, düşük maliyetli ve güvenli bir para transferi sağlayan sanal paralardır (ÖZKUL & BAŞ, 2020). Bakıldığı zaman ortaya çıkan sistemde karşımıza çıkan birçok kripto paranın tamamı birer dijital paradır ancak dijital paralardan çok temel birkaç farklılık da bulunmaktadır.

Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;

  1. Gayrimerkezi,
  2. Açık defterli,
  3. Anonim kullanıcılı,
  4. Ultra kripto güvenlikli

Günümüzde teknolojide yaşanan hızlı değişimler sonucunda para transferi için kullanılan EFT ve SWİFT gibi yöntemler yetersiz kalmaya başlamıştır. Zira bahsi geçen yöntemler paranın transferinde gecikmelere ve yüksek maliyetlere sebep olmaktadır. Teknoloji kullanımının artışıyla küreselleşen dünyada insanlar artık evlerinde koltuklarında çaylarını yudumlarken dünyanın diğer ucundan alışveriş yapabilir hale gelmişlerdir. Bu durum da paranın nakit olarak dolaşımının azalmasına ve mevduat hesaplarında bulunan birkaç rakamdan ibaret hale gelmesine neden olmuştur. İktisatçılar, bugün bankalarda parası bulunan herkes bunları bir an için nakde çevirmek istese yeterli para bulunamayacağı görüşünde hem fikirlerdir.

Fiziki anlamda paranın hayatımızdaki yerini böylesine ani ve hızlı bir biçimde terk etmeye başlaması, kripto paraların onların yerini alma sürecini hızlandıran en temel etkenlerden biridir. Ayrıca yakın dönemde yaşanan ve tüm dünyayı etkileyen ekonomik krizlerin faturası da dolaylı olarak vatandaşlara kesilince, insanların para konusunda devletlere olan güveni çok ciddi bir biçimde azalmıştır. Sadece Amerika Birleşik Devletlerinde 2008 Mortgage krizinde ülke tarihinin toplamında basılan paranın yaklaşık 4 katı para basılmış ve bu paralar büyük şirketleri ve bankaları kurtarmak için harcanmıştır. Doğal olarak böylesine büyük harcamalar da vatandaşların omzuna yüklenmiştir. Ayrıca Amerika’nın böylesine büyük miktarlarda dolar basma çılgınlığı diğer dünya devletlerine de sirayet etmiş ve bir anda dünyada dolaşımda olan para miktarı 3-4 katına çıkmıştır. Dolaşımdaki para miktarının bu denli artması insanların alım gücünü düşürmüş ve dolaylı olarak basiretsiz yöneticilerin hataları orta ve alt sınıftaki insanların omzuna yüklenmiştir. Tüm bu durumlar bireyleri ve işletmeleri blokzincir teknolojisi temelinde varlıklarını, merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymaksızın çok hızlı, şeffaf, herkesin görebileceği şekilde değiştirilmesini sağlayan bir teknolojiye yönlendirmektedir. Bu teknolojk altyapı içinde kullanılan kripto paralar bireylere ve işletmelere birçok avantaj sağlamaktadır (ÖZKUL & BAŞ, 2020).” Günümüzde kripto para birimleri, Bitcoin ve alternatif coinler ile birlikte piyasa değerleri 500 milyar dolara yaklaşmış büyük bir pazardır. Kripto paraların yukarıda saymış olduğumuz nitelikleri hesaba katıldığında 500 milyar dolarlık piyasa değerinin katlanarak artacağı hususunda herhangi bir şüphe olmayacağı açıktır.

Aslına bakarsanız kripto para varlıklarının hayatımıza bu kadar hızlı bir biçimde girip bir anda bu kadar büyük yer etmesinin altında yatan temel sebep de bu varlıkların yukarıda saydığımız özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Zira kriptoparalar yukarıda sayılan özelliklerle mevcut finansal sistemin birçok açığını kendisine avantaj olarak kullanmaktadır. Kriptoparalar; blokzincir adı verilen teknolojiyi kullanarak, bütünüyle dijital ortamda yaratılan, fizikî dünyada karşılığı olmayan türlerdir. Merkezî bir sisteme veya hiçbir ulusal para birimine bağlı değillerdir. 2009 yılında ilk örnek olarak ortaya çıkan Bitcoin; uzunca bir süre özel meraklıları dışında kimsenin ilgisini çekmemiş, küçük meblağlar karşılığında alınıp satılmıştır.

Son birkaç yıl içerisinde ise hem değerinde hem türlerinin sayısında büyük artışlar yaşanmıştır. Böylelikle pek çok alanın tartışma konusu hâline gelmişlerdir. Hukuk bilimi de doğal olarak bu alanlardan biri olmuştur. Kriptoparaların saydığımız özellikleri sayesinde devletlerin bu değer araçlarının izini sürme ihtimali ortadan kalkmıştır ve bu durum da bizi yazımızın konusu olan soruyu sormaya itmektedir: kriptoparalar haczedilebilmekte midir?

Kriptoparaların Haczi

Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu 2013 yılında yaptığı 25 Kasım tarihli basın açıklamasında şunları söylemiştir:

Herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve karşılığı için güvence verilmeyen bir sanal para birimi olarak bilinen Bitcoin, mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmemekte, bu nedenle de söz konusu Kanun çerçevesinde gözetim ve denetimi mümkün görülmemektedir. Diğer taraftan, Bitcoin ve benzeri sanal paralar ile gerçekleştirilen işlemlerde tarafların kimliklerinin bilinmemesi, söz konusu sanal paraların yasadışı faaliyetlerde kullanılması için uygun bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Bitcoin, piyasa değerinin aşırı oynak olabilmesi, dijital cüzdanların çalınabilmesi, kaybolabilmesi veya sahiplerinin bilgileri dışında usulsüz olarak kullanılabilmesi gibi risklerin yanı sıra yapılan işlemlerin geri döndürülemez olmasından dolayı operasyonel hatalardan ya da kötü niyetli satıcıların suistimalinden kaynaklı risklere de açıktır. Herhangi bir mağduriyet yaşanmaması adına, yukarıda belirtilen hususların duyurulmasında ve bu çerçevede Bitcoin ve benzeri sanal paraların barındırdığı muhtemel risklerin kamuoyuna hatırlatılmasında fayda mülahaza edilmektedir.

İlerleyen süreçte kriptopara varlıkları hakkında başka açıklamalar olsa da ülkemizde kriptopara varlıklarının temeli sayılabilecek bitcoine bakış açısı pek değişmemiştir. Son dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından yapılan açıklamalar baktığımızda da kriptopara varlıklarıyla işlem yaparken zarara uğrayan kişilerin hukuken ciddi bir korumaları bulunmadığından bahisle bu tür işlemlerden uzak durulması gerektiğini belirtmiştir. Ancak tüm bu temkinli yaklaşıma rağmen yakın dönemde bazı icra daireleri tarafından Türkiye’de merkezi bulunan kriptopara şirketlerinde bulunan kriptopara cüzdanlarına haciz koydurduğunu görmekteyiz. Bu durum kriptopara varlıklara özel bir hükümle değil icra iflas hukukunun genel hükümleri uyarınca gerçekleştirilmiştir.

Bilindiği üzere İİK madde 89/1 hükmünde; Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi) denilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesine dayanarak ülkemizde faaliyet gösteren kriptopara kuruluşuna bir haciz ihbarnamesi gönderildiğinde banka yabancı mevduat hesabına bakılır ve oradaki yabancı mevduat hesabına karşılık gelecek kadar TL bazında haciz uygulanır. Görüldüğü üzere ülkemizde bulunan şirketler aracılığıyla kriptopara varlıklarıyla işlem yapan vatandaşların şirket nezdinde bulunan kripto varlıklarına haciz konulabilmektedir.

Soğuk Kriptopara Cüzdanında Bulunan Varlıkların Haczi Sorunu

Kriptopara varlıklarının haczi açısından esas sorun soğuk kriptopara cüzdanlarında bulunan kriptopara varlıklarının haczi hususudur. Zira bilindiği üzere soğuk kriptopara cüzdanı, kriptoparaların saklanması için kullanılan cihazlardır. Cüzdana ait bilgileri siber saldırılara karşı muhafaza etmek amacıyla depolanması internete bağlı olan ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Güvenli bir yapıya sahip olan bu cüzdan çeşidi, hesap anahtarı ile erişim kabul eder ve bu da sahibine aittir. Bu nedenle kişiler anahtarı vermedikçe hiç kimse giriş yapamaz. Soğuk kriptopara cüzdanlarına sahibi dışında kimsenin erişimi mümkün olmadığı için yukarıda bahsettiğimiz şekilde haczi de mümkün olamamaktadır.

Elektronik cüzdanların, bugünkü kullanım hâlleriyle ele alındığında, kullanıcısı ile arasındaki tek bağlantı, bir şifreden ibarettir. Bu sebeple kayıtlarının tutulması, yapılacak herhangi bir araştırma ile ulaşılması, ulaşılsa dahi kullanıcısına ait olduğunun ispatı olası gözükmemektedir. Bu bakımdan haczin gerçekleştirilebilmesinin tek olanağı borçlunun mal beyanında kişisel elektronik cüzdanındaki kriptopara varlığını belirtmesi durumudur. Diğer hâllerde borçlu yüksek miktarda kriptoparaya sahip olsa dahi, kayıt dışılık sebebiyle tüm varlığı hacizden hukuken olmasa da fiilen muaf olacak ve alacaklı mağdur duruma düşecektir (ÖZSOY, 2019). Bu durumun çözümü açısından uygulamada çeşitli çözümler ortaya konabilir. Bunlardan başlıcası mahal haczi sırasında kişinin konutunda soğuk kriptopara cüzdanı bulunması veya elinde soğuk kriptopara cüzdanı bulundurduğu bilinen borçluyu sahih bir mal beyanında bulunmaya zorlama durumudur. Ancak burada da karşımıza cüzdanın sahibi cüzdana erişim için gerekli olan cüzdan anahtarını söylemeyebilir, unuttuğunu söyleyebilir veya bir başkasına ait olduğunu öne sürebilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında icra hukukunda öngörülmüş olan tazyik hapsi yoluna başvurulması düşünülebilir ancak kişinin doğru söylediği durumlarda yani gerçekten şifreyi bilmediği durumlarda hürriyetinden yoksun bırakılması durumu da ortaya çıkabilecektir.

Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu hakkında uygulanan tazyik hapsi İİK 338. maddesinde düzenlenmiş bir husustur. İcra İflas Kanunu madde 338’e göre; Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Tazyik hapsi her ne kadar cebri icranın gerçekleştirilmesi açısından en güçlü yöntemlerden biri olsa da hürriyeti kısıtlayan etkisinin göz ardı edilmesi, çok ciddi haksız uygulamalarla karşılaşabilme olasılığının önünü açabilir. Kişi hürriyeti, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 19. Maddesinde, Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. Bu sebeple bir varsayıma dayanılarak kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması kendisini hukuk devleti olarak nitelendiren hiçbir ülkede mümkün olmamalıdır. Dolayısıyla kişinin niyetini okuyarak; bu kişi bize yalan söylüyor, aslında kripto cüzdanının şifresini biliyor denilmek suretiyle o kişiye tazyik hapsi uygulanması ceza hukukunda sıkça rastladığımız olasılık mahkumiyeti kavramının önünü icra hukuku açısından da açmış olacaktır. Bu da hukukçu kimliğini taşıyan hiç kimsenin istemeyeceği bir durumdur.

Tazyik hapsi hususunu bir başka anayasal ilke olan sözleşmeden doğan borç için hapis cezası uygulanamayacağı ilkesini ihlal açısından değerlendirmek gerekecektir. Cebrî icra hukuku, özel hukuk borç ilişkilerine ilişkin bir hukuk dalı olduğundan, baskın biçimde kamu menfaatlerinin zedelenmesi sonucuna bağlanan hapis cezasının bu alandaki uygulaması sınırlıdır. Ancak İcra ve İflâs Kanununda, hiç veya kânûnî süresinde mal beyanında bulunmayan borçlu için öngörülen tazyik hapsi (İİK m. 76) ve disiplin hapsi (Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen İİK m. 337, 1) yaptırımı ile gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu için öngörülen hapis cezasının (İİK m. 338), Anayasanın 38. maddesinde yer alan sözleşmeden doğan bir yükümlülük için hapis cezası verilemeyeceği kuralına aykırı olmadığı konusunda tereddüt yoktur.

Hakkında icra takibi yapılan borçlu, hiç veya kanûnî süresinde mal beyanında bulunmazsa ya da gerçeğe aykırı mal beyanında bulunursa, fiiline göre tazyik hapsi veya hapis cezası yaptırımlarıyla karşılaşabilir. İcra ve İflâs Kanununda bu hapis cezasının dayanağı olan kanun maddeleri, Anayasanın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. Zîrâ Anayasanın 38. maddesinde yer alan borç için hapis yasağı, sâdece sözleşemeden doğan bir borcu yerine getirmemek sebebiyle borçlunun hapsedilemeyeceğini emretmekte ve iyi niyetli olan, borcunu ödemek istediği hâlde elinde olmayan sebeplerden ötürü ödeyemeyen (ödeme güçlüğü içinde olan) borçluyu korumaktadır. Hâlbuki mal beyanında bulunmama suçunun hukukî konusu, kanunen öngörülen mal beyanında bulunma yükümlülüğüdür (ÖZBEK, 2014).

Görüldüğü üzere; tazyik hapsi doğru bir biçimde uygulandığında alacaklının haklarını ciddi anlamda koruyan bir cebri icra aracı olarak karşımıza çıkmaktadır ve tazyik hapsinin doğru biçimde uygulanması halinde herhangi bir şekilde Anayasamıza aykırılığı söz konusu olmamaktadır. Ancak tazyik hapsini olasılıklar bağlamında değerlendirerek, hiçbir maddi delile dayandırılmadan uygulanması durumunda uygulamada çok ciddi sorunlarla karşılaşacağımız hususu su götürmez bir gerçektir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenlerle, soğuk cüzdan sahibinin cüzdanındaki kriptopara varlıklarını mal bildiriminde bildirmediği ya da mahal haczi sırasında ele geçirilen cüzdanın şifresini söylemediği durumlarda ne yazık ki mevcut düzenlemeler dahilinde soğuk cüzdan içindeki varlıklara erişilme imkanı bulunmamaktadır.

Sonuç Olarak;

Ülkemizde yürürlükte bulunan yasalara baktığımızda soğuk cüzdanlarda bulunan kriptoparaların haczi pek mümkün görünmemektedir. Bu konuda çeşitli öneriler bulunsa da soğuk kriptopara cüzdanlarının nitelikleri gereği eğer borçlu iş birliği yapmazsa olasılıklardan yola çıkarak birtakım uygulamalara gidilmesi çok ciddi hukuksuzlukları da beraberinde getirme ihtimaline sahiptir. Dolayısıyla teknolojinin gelişimine ayak uydurma konusunda biraz daha gayretli davranmamızı gerektirecek bir sürecin içinde olduğumuzun bilincini taşımamız gerekmektedir. Zira teknolojinin bu denli hızlı geliştiği bir dönemde hukuk kurallarının buna uyum sağlayamaması insanların ihtiyaçlarına cevap veremeyen atıl kalmış bir hukuk sistemine sahip olduğumuzun en ciddi göstergesidir.

Bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Ertuğrul Kahraman (2021) Kriptoparaların Haczi ve Soğuk Cüzdan Haczi Sorunu, hukukcukafasi.com/kriptoparalarin-haczi-ve-soguk-cuzdan-haczi-sorunu, (Erişim Tarihi: …)

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:


ÖZBEK, M. S. (2014). İcra ve İflas Hukukunda Mal Beyanında Bulunma Yükümlülüğünün İhlali Halinde Öngörülen Tazyik Hapsi ve Disiplin Hapsinin Mükerrer Cezalandırma Yasağı Bakımından Değerlendirilmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2447 – 2511.

ÖZKUL, F., & BAŞ, E. (2020). Dijital Çağın Teknolojisi ve Kripto Paralar: Ulusal Mevzuat ve Uluslararası Standartlar Çerçevesinde Mali Yönden Değerlendirme. Muhasebe ve Denetime Bakış, 57 – 74.

ÖZSOY, İ. M. (2019, Şubat 2). Kripto Para Varlıklarının Cebri İcra Yoluyla Haczi. Kripto Para Varlıklarının Cebri İcra Yoluyla Haczi. Ankara, Türkiye.

The following two tabs change content below.

Ertuğrul Kahraman

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Ankara Barosu - Stajyer Avukat

Benzer yazılar

1 Yorum

  1. 18 Temmuz 2021

    […] Kriptoparaların Haczi ve Soğuk Cüzdan Haczi Sorunu […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir