Paris Sözleşmesi ve Türk Hukuku Bağlamında Tanınmış Marka


Tanınmış markalarla ilgili 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m.6/4, 6/5 ve 7/2- (c) maddeleri Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesine gönderme yapmıştır. Bu nedenle ulusal hukuk mevzuatı bakımından Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmış markayı tanımlamak önem arz etmektedir.

Paris Sözleşmesi Bağlamında Tanınmış Marka

Tanınmış markalar ilk kez Paris Sözleşmesinde düzenlenmiştir ve Sözleşmenin tanınmış markalarla ilgili olan 6bis (1. Mükerrer 6.maddede) maddesi, 1925 yılında La Haye Konferansı ile Sözleşmeye dahil edilmiştir. Bu maddede tanınmış markanın herhangi bir tanımı bulunmamasına rağmen, Sözleşme kapsamında üye devletlere tanınmış markalara hangi koşullar dahilinde ve ne tür bir koruma sağlama sorumluluğu verildiği düzenlenmiştir.

Doktrinde, Paris Sözleşmesi anlamındaki tanınmış marka konusu ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapılmıştır.

Dirikkan, tanınmış marka kavramından Paris Sözleşmesi anlamında bahsediliyorsa, sözü geçen markanın niteliğini ilgilendiren şöhrete ya da belli düzeyde bir itibara sahip olmasına gerek olmadığı görüşündedir. Yasaman’a göre: “Paris Sözleşmesi 6bis anlamında tanınmış marka araştırması yapılırken, o marka için korumanın istendiği ülkenin sınırı içinde, o mal veya hizmetle ilgili olan bir kesimin markayı tanımaları yeterli sayılmalıdır. Tekinalp’e göre: Tanınmış marka kavramı ile bir ülkenin bir veya birkaç yöresinde tutunmuş markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurtiçi ve yurtdışında ilgili çevrelerce bilinen, Paris Sözleşmesine üye devletlerden birisinin vatandaşlığında bulunan veya o ülkelerden birisinde yerleşik olan ya da ticari veya sınaî işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar kastedilmiştir. Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka ise geniş halk kitlelerinin tanıdığı, yüksek ekonomik değere sahip markadır.

Paris Sözleşmesi’nin tanınmış markalarla ilgili madde çevirilerinde ve doktrindeki yorumlarda bazen herkesçe bilinen marka ifadesi kullanılıyor olsa da, Paris Sözleşmesinin İngilizce metninde well-known mark terimi geçmektedir. Bu sözcüğün Türkçe karşılığı “iyi bilinen”, “tanınmış” anlamına gelir.

Paris Sözleşmesi’nin 29. maddesine göre çeşitli dillerin yorumlarında farklı anlamların anlaşılması halinde, Sözleşmenin Fransızca metni dikkate alınacaktır. Fransızca metinde herkesçe bilindiği mütalaa edilen marka anlamının tek başına kabul edilmemesi gerekir. Uluslararası Anlaşmaların Yorumlanmasına dair Viyana Sözleşmesinin 31. Maddesinde yorum kuralları düzenlemesine göre her sözleşmenin yorumu yapılırken önsöz ve ekleri de dikkate alınmalıdır. Paris Sözleşmesinin eski tarihli olması sebebiyle, yine aynı konuda düzenlenen TRIPS m.16/2 başka bir anlam ortaya koymaktadır. Bu hükme göre, anlaşmaya taraf devletler markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde, markanın promosyonu sonucunda toplumun ilgili kesiminde kazanılan marka bilinirliği durumunu dikkate alacaklardır.

Tanınmış marka belirlenmesinde, herkesçe bilinme halinin aranması TRIPS ve Paris Sözleşmesinde belirlenen bir kriter olmadığından Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markayı belirlerken toplumun ilgili kesimindeki marka bilinirliği araştırılmalıdır.        

556 sayılı KHK Bağlamında Tanınmış Marka

556 sayılı KHK m.7/1-(ı) (Anayasa Mahkemesi tarafından 27.05.2015T., 2015/50K. ve 2015/33E. Sayılı kararı ile iptal edilmiştir.) maddesinde tanınmış markanın herhangi bir tanımı olmamasına rağmen, Sahibi tarafından izin verilmeyen, Paris Sözleşmesi’nin 1.mükerrer 6.maddesine göre  tanınmış markalardan bahsedilmektedir. Bu durumda Paris Sözleşmesi 6bis maddesi anlamında bahsedilen tanınmış markalar söz konusu olduğunda, aynı veya aynı türden mal veya hizmetler açısından, aynı yahut benzer markanın tescil istemi; mutlak bir tescil engeli oluşturmakta idi. AYM’nin iptal kararına dek, TÜRKPATENT tarafından markanın tanınmışlığı re’sen inceleniyordu.

Belirli mal ya da hizmet için tescil edilen markaların farklı mal/hizmet için tescilinde marka hukuku anlamında bir sorun yoktur; tanınmış marka bu kuralın istisnasıdır. Bu durumda tanınmış markanın farklı mal/hizmet için başvurusu halinde, mülga MarKHK’nın m.8/4 çerçevesinde tescilli veya tescil başvurusu yapılmış olan tanınmış marka sahibinin itirazı halinde, ve madde metnindeki üç halden biri mevcut ise başvuru TÜRKPATENT tarafından reddediliyordu.

Mülga MarKHK m.8/4 düzenlemesinde, üç hal madde metninde sayılmıştır. Sayılan üç durum şunlardır:

Yukarıdaki hallerden biri mevcutsa markanın farklı mal/hizmetler için tescil edilmesi mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki bu korumadan faydalanmak için markanın tescil edilmiş olması ya da başvurusunun yapılmış olması gerekmektedir.

Tüketici; toplumun büyük kesiminde tanınmış olan ve belli bir kalitenin sembolü olarak bilinen tanınmış marka sahibinin, farklı bir alanda da ürün ortaya çıkardığı düşüncesi ile alım güdüsünü muadil ürünler yerine, sırf haksız olarak tanınmış markayı kullandığı için tanınmış markanın kullanıldığı ürüne doğru yöneltmektedir. Bu durumda, tanınmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden yararlanılarak haksız yarar sağlanabilmesi durumu söz konusudur. Ancak, her incelemede tanınmış markanın farklı mal veya hizmette kullanılmasının, tanınmış markayı kullanan kişiye haksız yarar sağlayıp sağlanmadığının ayrıca üzerinde durmak gerekir.

Markanın bir başkası tarafından kullanımı o malın orijinalliğini belirli ölçüde azaltmaktadır. Markanın itibarının zedelenmesi hali genellikle, tanınmış markanın kullanıldığı malın daha az kaliteli olması durumunda ortaya çıkıyor olsa da markanın itibarının zarar görmesi için bu bir zorunluluk hali değildir.

Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi halinde ise, genellikle tanınmış markanın farklı ürün yelpazelerinde kullanılması durumunda tüketicinin yaşayacağı kafa karışıklığı durumu gündeme gelir ve bu durumda tanınmış marka o ürün kapsamında kalite ve prestij sembolü olmaktan çıkabilir.

Ancak tanınmış markanın yalnızca farklı mal veya hizmet için kullanımı her durumda tek başına malın ayırt edici karakterinin zedelendiği anlamına gelmez. Örneğin Alman Federal Mahkemesinin önüne gelen uyuşmazlıkta, Camel sözcüğünün sigara markası olarak toplumun %85.3 oranında tanınmış olmasına rağmen, Türkiye’ye tur düzenleyen bir şirketin Camel Tours markasındaki camel sözcüğünün deveyi simgelediğini ve Ortadoğu’nun sembolü olarak kullanıldığını yani sigara markası ile bağlantısının olmadığına, dolayısıyla tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedelemediği yönünde karar vermiştir.

556 Sayılı KHK m.9/1-(c)deki düzenleme nispeten m. 8/4’deki düzenleme ile paralellik gösterir. Ancak bu maddede m.8/4’ten farklı olarak toplumdaki tanınmışlık düzeyi yerine markanın Türkiye’deki tanınmışlık düzeyinden bahsedilmiştir.

Her ne kadar sözü geçen Paris Sözleşmesinin 6bis bakımından tanınmış markalardan, veya markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden ya da markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinden bahsedilse de bu terimlerin ne anlama geldiği ile ilgili bir değerlendirilme yapılmamıştır.

SMK Bağlamında Tanınmış Marka

6769 sayılı SMK’da tanınmış marka, mülga MarKHK’da da olduğu üzere tanımlanmamıştır. SMK m.6/4, 6/5 ve 7/2- (c) bentlerinde tanınmış markalarla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. SMK m.6’da nispi ret nedenleri düzenlenmiş olup, aynı maddenin 4.fıkrasındaki düzenlemede, Paris Sözleşmesi 6bis bakımından tanınmış markanın aynı/benzer olması, markanın kullanıldığı mal/hizmetin de aynı veya benzer olma şartı nispi ret nedeni bakımından düzenlenmiş iken, SMK m.6/5’teki düzenlemede ise Türkiye’de tanınmışlık statüsüne ulaşmış markalar için mal/hizmet sınıflarının aynı veya benzer olup olmamasının aranmayacağı düzenlenmiştir. Ayrıca bu hüküm kapsamında tanınmış markanın nispi ret nedeni olabilmesi için madde metninde sayılan;

  • Tanınmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık seviyesinden faydalanarak haksız bir yarar sağlanabilmesi durumu
  • Tanınmış markanın itibarının zarar görmesi durumu,
  • Tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyebilecek sonuçlar doğurabileceği,

sulandırma hallerinden birinin mevcut olması gerekir. Bu durumda SMK m.6/4 ve m.6/5 düzenlemelerindeki kavramların farklı olup olmadığı sorusu akla gelmektedir.

Bu düzenlemeler arasında m.6/4’te tanınmış markanın tescil engeli olabilmesi için, Türkiye’de tescil edilmiş olma şartı aranmazken; m.6/5’teki düzenlemeden faydalanabilmek için, Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşan markanın tescil edilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemenin asıl amacı, tanınmış markanın farklı mal/hizmet kapsamında kullanılan markaları, tanınmış markanın aynı veya benzer mal/hizmet kapsamında kullanılan markalardan ayrık tutularak tescil engeliyle karşılaşması için daha yüksek bir eşik seviyesi belirlenmiş ve bu koşulların varlığı halinde tescil engeliyle karşı karşıya kalmasını öngörmüştür.

Bu iki düzenlemede kanun koyucunun farklı terminolojiyi kullanması, Paris Sözleşmesi 6bis anlamında tanınmış marka kavramı ile Türkiye’de veya toplumda belli bir tanınmışlık düzeyine ulaşan marka kavramlarını birbirinden ayırmak istemesi mi yoksa yalnızca, toplumda ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyine mi vurgu yapmak istediği öğretide tartışmalıdır.

Tanınmış marka kavramı ile, Türkiye/toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi teriminin aynı tanınmış markayı mı, yoksa tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka türü gibi farklı bir anlam mı içerip içermediği konusunda öğretide fikir birliği bulunmamakta ise de, m.6/5in gerekçesine bakıldığında tanınmış marka terimi kullanılmıştır. Ancak bu hüküm değerlendirilirken tanınmış markanın toplumun ilgili kesiminde tanınma oranı düşük olan markaların, yani daha küçük bir kitleye hitap eden markaların m.6/5 anlamında korunma ihtimali daha düşük olacaktır. SMK m.6/5 madde metninde geçen Türkiye’de ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Yine tanınmış markalarla ilgili olan bir hüküm de; SMK m.7/2- (c)de düzenlenmiştir. Madde metninden yapılacak yorumdan da anlaşılacağı üzere, tanınmış markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık seviyesinden faydalanılarak tescil edilmiş markanın kullanılması ile -SMK m.6/5’te de belirtilmiş olan-maddede belirtilen 3 halden biri oluşuyorsa, markanın kullanıldığı mal/hizmetin, aynı benzer veya farklı olduğuna bakılmaksızın marka sahibinin bunu engelleyebileceği düzenlenmiştir. Bu hükümdeki amaç asıl olarak haksız kullanımı sınırlandırarak markanın itibarını korumaktır.

Madde metninde haklı bir sebep olması hali ayrıca düzenlenmiş, bu durumun varlığı halinde tanınmış marka sahibi bu kullanıma katlanmak mecburiyetinde kalacaktır.

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

Bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Asya Akın (2021) Paris Sözleşmesi ve Türk Hukuku Bağlamında Tanınmış Marka, hukukcukafasi.com/paris-sozlesmesi-ve-turk-hukuku-taninmis-marka, (Erişim Tarihi: …).


Özdemir [2008] Tanınmış Marka Kavramı ve Ulusal Uluslararası Uygulamaları, Uzmanlık Tezi, Ankara, T.C Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı, s.14

Çolak [2018] Türk Marka Hukuku, s.341-347

Güngör [2017] ‘’Paris Sözleşmesi Kapsamında Tanınmış Markaların Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Korunması’’ UİİİD – IJEAS 16.Özel Sayı,  s.294. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/341752

Dirikkan [2003] Tanınmış Markaların Korunması s.53-54 aktaran Güngör [2017] Paris Sözleşmesi Kapsamında Tanınmış Markaların Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Korunması s.296.

Yasaman [2004] Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi (C:1), s.256-257 aktaran Güngör [2017] s.296.

Tekinalp [2012] Fikri Mülkiyet Hukuku 5.B. 2012,  s.411 aktaran Güngör [2017] s.295.

Güneş [2012] ‘’Türkiye’de Marka Verilmesi Usulü, Mutlak ve Nispi Ret Nedenleri’’ FMH Yıllığı 2011, s.180.

Ercan ve Akbulut [2020] Tanınmış Marka Kavramı, Hukuken Korunması ve Uluslararası Ticaretteki İşlevi, s.37.

Aktekin, U., Doğan Alkan, G., ve Sayar, İ., [2016] ‘’Türk Hukuku Uygulamasında Tanınmış Marka Kavramı ve Koruma Kapsamı’’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi C:2, S:2 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/272320, s.6.

Erdem [2005] Tanınmış Markanın Farklı Mal veya Hizmetler Bakımından Korunması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi SBE, s. 49.

Yasaman [1978] Tanınmış Markalar, s.701 aktaran Erdem [2005] s. 49.

Arkan [1997] Marka Hukuku C:1 s.107 aktaran Aktekin, U., Doğan Alkan, G.,  ve Sayar, İ., [2016] s.7 – 9

Oğuz [2018] “Yargı Kararları Işığında Tanınmış Marka İtirazında Haklı Sebep Kavramı” İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:9 S:1 s.420-425  https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/492639.

The following two tabs change content below.

Asya Akın

Bursa Barosuna kayıtlı 5557 Sicil Numaralı Avukat, İstanbul Ticaret Üniversitesi 2018 mezunu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku yoğunlaşma alanındaki yüksek lisansını tanınmış markalar alanındaki proje çalışması ile 2021 Şubat ayında tamamlamıştır.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir