Blokzincir Aracılığı ile Dava Fonlaması
Dünyada hakim olan hukuk muhakemesi anlayışına göre dava açan taraf, davanın görülmesi için gereken dava masraflarına başlangıçta katlanmakla yükümlüdür. Haksızlığa uğramış ve maddi gücü olmayan kişilerin dava masrafları ile karşılaşması onların adalete erişim haklarını engellese de Türkiye gibi sosyal devletlerde adli yardım müessesesiyle bu durum önlenmeye çalışılmış ancak kağıt işlerinin yoğunluğu ve işleyişin yavaşlığı sebebi ile adli yardım kurumunun zamanla işlevsiz hale geldiği görülmüştür.
SLAPP davası, ismini Demokratik Katılıma Karşı Stratejik Dava ifadesinin İngilizce karşılığının baş harflerinden almaktadır. SLAPP davalarında amaç hukuki bir mücadele sonucu davayı kazanmak değildir. Güçlü kişi ve kuruluşlar, eleştiri yapan kişiyi uzun yargılama süreciyle yıpratma ve ağır yargılama giderlerini kullanarak kişiye ekonomik ve psikolojik zarar verme amacı gütmektedir. SLAPP davaları oldukça etkilidir çünkü en temelsiz ve haksız davanın bile savunulması yıllara mal olabilmekte, ciddi ekonomik kayıplara yol açabilmektedir. Psikolojik baskı ve ekonomik nedenlerle toplumsal konuları eleştirmek isteyen kişiler bu baskı sonucu sindirilmekte ve hareketsiz bırakılmaktadır. Türkiye’de de profesyonel hukuk hizmeti alamayan vatandaşlar, hakaret ve telif hakları ile dava yolu gösterilerek tehdit edilmekte; avukatlar ile ortaklaşa hareket eden çeşitli oluşumlar tarafından tazminata zorlanmakta ve böylece kişi en temel hak ve özgürlüklerini kullanmaktan çekinir hale gelmektedir (LEVENT, 2020).
Vatandaşlarının adalete erişimini sağlamakla yükümlü olan devletler örgütlenmiş kuruluşlar vasıtasıyla tehdit edilen vatandaşlarını korumak için bir çalışma yapmamakta hatta yüksek yargı masrafları ile vatandaşlarının işlerini daha da zorlaştırmaktadır. Hak ve özgürlüklerin yeterli düzeyde desteklenmemesi sebebiyle meydana gelen hak kayıplarını önleyecek bir sisteme ve temel hak ve özgürlükler aleyhine hareket eden gerçek ve tüzel kişilerle mücadele edecek devletlerüstü merkeziyetsiz yapılara ihtiyaç vardır. Merkeziyetsiz organizasyonların oluşmasına fırsat tanıyan blokzincir teknolojisi ile haksız ve güçlü olan kişi ve kuruluşlar karşısında haklı ve güçsüz olan kişi ve kuruluşları desteklekleyecek hukuki araç ve kurumlar meydana getirilebilir.
Blokzincir ve Akıllı Sözleşmeler
Blokzincir, ağ üzerinden, çok sayıdaki kimliği bilinmeyen kişi tarafından güvenli şekilde tutulabilen, değiştirilemezlik özelliğine sahip veri tabanıdır (TEVETOĞLU,2020). Kriptopara denildiğinde ilk akla gelen ve 2009 yılında ortaya çıkan Bitcoin ise bir blokzincir üzerinde çalışan ilk varlıktır (NAKAMOTO, 2009). Bitcoin, gerek teknoloji gerek transfer maliyetleri bakımından birçok kriptoparanın gerisinde kalmış ancak blokzincir ekosisteminin başlangıcında var olması sebebiyle oldukça tanınır hale gelmiştir. Fiat paraların sınırsız arzına karşılık sınırlı arzı güvence altına alan Bitcoin, günden güne değerlenmektedir.
Bitcoin günümüzde kişiden kişiye para aktarımı ve değer koruma amacına hizmet ederken akıllı sözleşmeler ile eğer şu olursa bu olsun kodlarını blockhain ağında çalıştıran Ethereum, 2013 yılı sonlarında hayatımıza girmiştir. Nick Szabo’ya göre akıllı sözleşmeler, dijital şekilde sıralanmış ve protokoller içeren taahhütler bütünüdür (SZABO, 1996). Protokolün tarafları ise bu protokole göre taahhütlerini yerine getirmektedir. Ethereum ve günümüzde akıllı sözleşme imkanı tanıyan kriptoparaların yapısında eğer Satoshi şu cüzdan adresine 3 ether yollar ise onun cüzdanına yarım Bitcoin gönderilir kodunu hiçbir kimseye bağlı kalmaksızın gerçekleştirecek blokzincir bulunmaktadır.
Sözleşmeler, karşı tarafın sözleşme konusu borcu yerine getireceğine dair güvene dayanılarak yapılır. Hukuki uyuşmazlığın çıkma sebebi ise çoğunlukla sözleşme konusu borcun yapılacağına dair güvene aykırı hareketlerdir. Herkes tarafından erişilebilen ve kontrol edilebilen akıllı sözleşmelerde sözleşme konusu borcun karşı tarafça gerçekleştirileceğine dair güvene gereksinim kalmamakta, kodun değiştirilemeyeceğine ve taraflarca anlaşılan edimin gerçekleşeceğine dair koda güven esası kabul edilmektedir. İnsanın doğasından kaynaklanan uyuşmazlık halleri dışlanarak koda güven ilkesi ile günümüzde birçok işlem yapılabilmektedir. Uniswap, 1inch, Venus gibi merkeziyetsiz borsa platformlarında akıllı sözleşmeler vasıtası ile merkezi borsaların aksine hiçbir kimseye bağlı olmaksızın alım satım işlemleri, kriptopara güvence gösterilerek borç alma işlemleri, sigorta sözleşmeleri yapılabilmekte; Aave, Compound, Maker gibi DAO adı verilen merkeziyetsiz şirketler, akıllı sözleşmeler vasıtasıyla karar almakta ve gelirlerini yatırımcıları ile paylaşmaktadır.
Akıllı Sözleşmeler ve Türk Hukuku
Türk Borçlar Kanunu m. 1’e göre sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Akıllı sözleşmede ise taraflardan birinin özel anahtarı ile işlemi onaylaması sözleşme yapma beyanı niteliğindedir. Ancak kişinin özel anahtarı ile sözleşme yapma beyanı blokzincir ağı üzerinde işlemin gerçekleşmesi için yeterli değildir, miner veya node işlemciler tarafından işlemin onaylanması ve blokzincire işlenmesi gerekir. Türk Borçlar Kanunu m. 11 gereği akıllı sözleşme hukuken kabul beyanının özel anahtarla onaylandığı andan itibaren hükümlerini doğurmaya başlayacaktır (CEKİN, 2019).
Türk Borçlar Kanunu m. 26’da düzenlenen sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilmektedir. Buna göre taraflar karşılıklı ve birbirlerine uygun hareketleri ile kod üzerinde de sözleşme yapabilecek; ücret ödeme borcunun kriptoparalarla ifasının mümkün olduğu iki tarafa borç yükleyen sözleşme ilişkisi kurabilecektir.
16 Nisan 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik ile kriptoparaların ödemelerde kullanılmasını engellemeye yönelik bir girişim bulunmaktadır. Ancak Anayasa m. 13 hükmü gereği temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Türk Borçlar Kanunu ve Anayasa ile tanınan sözleşme özgürlüğü, normlar hiyerarşisi gereği kanundan daha aşağı nitelikte olan yönetmelik ile sınırlandırılamayacağından işbu yönetmelik kanaatimizce hukuka aykırıdır.
Türk Borçlar Kanunu m. 26 ile ifade edilen sözleşme özgürlüğü ilkesinin özel kanun hükümleri belirlenmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin, Karayolları Trafik Kanunu m. 20 gereği noter önünde yapılması gereken motorlu taşıt satış sözleşmesinin akıllı sözleşme aracılığı ile yapılması hukuken mümkün olmayacaktır. İstisnai olarak kanun ile özel bir şekil şartı öngörülmüş sözleşmelerin öngörülen şekil şartlarına uygun yapılmaması sözleşmenin Türk Hukuku bakımından geçersizliği sonucunu doğuracaktır.
Türk Borçlar Kanununda kira sözleşmesi için herhangi bir geçerlilik şartı öngörülmemiştir, sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği akıllı sözleşme kodu aracılığı ile sözleşme yapılması mümkündür. Örneğin; akıllı sözleşmeler vasıtasıyla bir kira sözleşmesi hazırlanır ve bu sözleşmeye bağlı çalışan ve doğası itibari ile eve ulaşımı sağlayan kilitler kiralanan taşınmaza yerleştirilir. Kira borcunu ödemekle yükümlü kiracı, kirasını her ödediğinde eve ulaşım hakkı süreli olarak sağlanmaktadır. Eğer kiracı akıllı sözleşme ile belirlenecek süre içerisinde ödemekle yükümlü olduğu kira ücretini kiraya verene ifa etmezse akıllı sözleşmece belirlenen tahliye süresi içerisinde evin boşaltılması sağlanır.
Akıllı sözleşmede belirlenen tahliye süresinin Türk Borçlar Kanunu m. 315’de belirlenen süreye aykırılık içerip içermediği ise oracle çözümleri ile denetlenebilir. Kanunlara aykırılık içeriyor ise akıllı sözleşmenin aykırılık içeren kısmı için Türk Borçlar Kanunu tarafından belirlenen kuralların geçerli olması sağlanabilir. Bu sebeple ülke hukukuna uygun akıllı sözleşme yazma ve denetleme araçlarının gelecekte büyük ilgi göreceğini düşünmekteyiz.
Vicdani Kanaat Gerektiren Uyuşmazlık Hali
Akıllı sözleşmeler şu olursa bu o olursa x gerçekleşsin kodları ile çalıştığından hiçbir vicdani veya maddi durum akıllı sözleşmenin çalışmasını engelleyemeyecek böylece maddi ve icra hukukunda görülen güvenden kaynaklanan birçok uyuşmazlık çözüme kavuşacaktır.
Ancak Koronavirüs pandemisi sebebi ile uygulamada bu sıralar çok sık gördüğümüz sözleşme borcunun aşırı güç hale gelmesi (TBK m. 136) ve irade sakatlığı halleri (TBK m. 30 vd.) gibi durumlar halinde sözleşmenin mahkemece veya taraflarca yeni koşullara uyarlanması ve hatta sonlandırılması hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Akıllı sözleşmelerin geçersiz hale gelmesi veya uyarlanması, geçmişteki bloklarda gerçekleştirilmiş ve onaylanmış bir işlemin silinmesi ya da değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Ağ katılımcılarından birisi bu işlemi yaptığı takdirde kendisinde bulunan bilgiler, diğer ağ katılımcıların verileriyle aynı olmayacak, dolayısıyla kişinin yaptığı işlemler teknik anlamda anında bir değişiklik oluşturmayacaktır (CEKİN,2019). Dolayısıyla akıllı sözleşmelerde, bu öngörülemez duruma bağlı kod bulunmadığından akıllı sözleşmenin çalışması durdurulamayacak, henüz vicdani kanaatine göre karar veremeyen kod, adil olmayan sonuçlara neden olabilecektir. Bu sebeple günümüzde birçok kişi tarafından akıllı sözleşmeler eleştirilmekte, akıllı sözleşmelerin kullanılmasının çelişkili durumlara yol açacağı ifade edilmektedir.
Bahsedildiği üzere öngörülebilir bir durum var ise bu duruma uygun çözüm Türk Borçlar Kanununa bağlı kalınarak akıllı sözleşmeye entegre edilebilir, sözleşme dışı unsurların etkisi ile akıllı sözleşmeler günümüzde gördüğümüz CHAINLINK ve BAND gibi oracle çözümleri ile yapılandırılabilir. Öngörülemeyen ve haliyle vicdani değerlendirmeyi gerektiren bir durum bulunuyor ise günümüzdeki imkanlarla akıllı sözleşme kod marifetiyle hakime takdir yetkisine bağlı olarak sözleşmenin sonlandırılması ve gerektiğinde yeni sözleşmenin oluşturulmasına yönelik müdahale yolu sağlanabilir. Belirtmek gerekir ki CASPER projesi gibi akıllı sözleşmeye güncelleme yapmak suretiyle esneklik sağlayacak çalışmalar da bulunmaktadır (Kane, Fackler, Gagol ve Damian; 2021).
Günümüzde ROSS gibi birçok yapay zeka uygulamasının içtihatlara göre geliştirdiği vicdani kanaat içeren birçok hukuki çözüm bulunmaktadır. İşbu yapay zekanın Türkçe öğrenmesi ve geçmiş yüksek mahkeme kararlarını veya gelecekte oluşturulacak Adalet Etik Kurulu tarafından benimsenen ilkeleri öğrenmesi sayesinde oluşturacağı vicdani kanaatleriyle akıllı sözleşmelerde oluşacak öngörülemeyen haller hakkaniyete uygun şekilde çözülebilecektir.
Esasında if else (şu olursa bu olsun) koduna dayanan akıllı sözleşmelerin siyasi seçimlerden spor kulübü yönetimine kadar günümüzde birçok kullanım alanı bulunmakta ve gün geçtikçe kullanım alanı genişlemektedir. Akıllı sözleşme ve blokzincir teknolojisinin ortaya çıkardığı kriptoparalar, her ne kadar birçok kişi tarafından al – sat yapılarak spekülatif araç olarak değerlendirilse de kanaatimizce internetin açtığı çağa yeni bir boyut getirecek, merkeziyetsizlik ve koda güven esası ile gelecekte devletlerin yönetiminde doğrudan demokrasinin uygulanması bile mümkün olabilecektir.
Avalanche’ın Dava Fonlama Projesi: ILO
Bahsedildiği üzere dünyada ve ülkemizde birçok kişi gerek maddi gerek manevi imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle madden, manen güçlü ve örgütlü yapıların hukuksuz ancak kanuni hareketleri ile karşılaşmakta, bu oluşumlar tarafından yıpratılmakta ve birçok kişinin hak ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Örgütlü hukuksuzluğa karşı örgütlü ve merkeziyetsiz araç ve kurumlar vasıtasıyla mücadele etmek blokzincirin sağladığı imkanla günümüzde mümkündür.
Avalanche, üzerinde akıllı sözleşmelerin yazılabildiği ve işlemlerin Ethereum’a kıyasla çok daha ucuz ve hızlı olduğu bir blokzincir projesidir (Sekniqi, Laine, Buttolph ve Sirer; 2020). Avalanche ekibi tarafından ortaya atılan Initial Litigation Offering (ILO) projesi ise haksız güçlülere karşı haklı güçsüzlerin korunmasını ve akıllı sözleşmeler aracılığıyla kitle fonlaması sağlayarak dava fonlayıcısına gelir imkanı sağlayan bir projedir. Henüz detayları yayınlanmamış ve haliyle uygulamaya geçilmemiş olsa da SLAPP davalarına yönelik mücadeleye ve evrensel insan hakları mücadelesine ciddi katkı sağlayabilecek bu proje üzerine düşünmekte fayda bulunmaktadır.
Avalanche ILO projesine göre; bir dava Avalanche ağı üzerinde tokenlaştırılacak ve dava masrafları davayı finanse etmek isteyen yatırımcıların token karşılığı ödediği ücretlerle karşılanacaktır. Finsanse edilen davanın kazanılması ile elde edilen gelir ise token sahiplerine yatırımları oranında aktarılabilecektir. Kıta Avrupası Hukuk sistemlerinde ve tabii bu sistemi benimseyen Türkiye’de tazminatın cezalandırma amacı kabul görmemekte, yalnızca zararı telafici edici işlevi kabul edilmektedir (Güleryüz & Zorluoğlu Yılmaz, 2018).
Her ne kadar tazminat miktarının oluşan zarardan fazla olmayacağı kabülü ile bir taraf için zenginleştirici diğer taraf için ise cezalandırıcı tazminata hükmedilemeyecek kıta avrupası sistemine sahip ülkelerde blokzincir aracılığıyla dava fonlanması, maddi kazanç bakımından anlamsız gözükse de zenginleştici tazminatı kabul eden Anglo-Sakson hukuk sisteminde oldukça mantıklı bir yatırımdır. Davanın konusuyla orantılı olarak yüksek dava masraflarıyla karşılaşılmakta, dava sonucu zenginleştirici tazminata hükmedilebileceğinden davanın kazanılması ile ciddi kazanç sağlanabilecektir. Böylelikle kitlesel fonlama hareketiyle adalete erişim sorunu yaşayan kişiler adalete rahatlıkla erişebilecek, blokzincir aracılığı ile dava fonlayan binlerce kişi elde edilen dava gelirini fona katılımları oranında paylaşabilecektir.
Avalanche’ın yayınlandığı bir makaleye ve Avalanche kurucusu Cornell Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Gün Sirer’den bir konferansta elde edilen bilgilere göre tokenlaştırılarak fonlanacak ilk dava ABD’de yaklaşık 500 akre (2.0234282 km²) alanda yetiştirilen kenevir mahsulünün hukuka aykırı imha edilmesini konu edinen Apothio LLC v. Kern davası olacaktır. Kern şehri kolluk kuvvetleri tarafından herhangi bir ihbar veya uyarı olmadan davacının yasal olarak yetiştirdiği mahsul tahrip edilmiş, işbu dava ile davacı kasten veya ihmalen uğradığı zararın maddi ve madeni olarak karşılanmasını mahkemeden talep etmektedir.
Türkiye’nin aksine zenginleştirici tazminatın mümkün ve yaygın olduğu ABD’de davacının iddiaları mahkeme tarafından haklı bulunur ise dava blockhain ağı yardımıyla token alarak davayı fonlayan yatırımcısına ciddi bir kazanç sağlayacak, davanın başarısız sonuçlanması durumunda riski dava yatırımcısı üstelenecektir. CNBC tarafından sunulan bir veriye göre önde gelen dava fonlama şirketlerinden LexShares’in 2014’ten günümüze 103 davaya yaptığı yatırım ile S&P 500 endeksinin yıllık getirisinden %8.7 fazla getiri sağlaması, dava fonlamanın karlı bir yatırım aracı olduğunu açıkça göstermektedir. Blockhain ağı üzerinde çıkarılacak token ve coinlere yatırım yapmayı düşünen yatırımcıların arz edilecek token adedi, yazılımda kullanılacak kod, toplanan fonun hangi amaçla kullanılacağı, projenin yol haritası gibi bilgilere ulaşabilmeleri için whitepaper denilen makaleler yayınlanır. Tahminimizce dava adına çıkarılacak tokenlerın arzı için bilgilendirmede toplam arz adedi gibi genel bilgilerin dışında davaya dair birçok detay yer alacak, böylece potansiyel dava yatırımcıları yayınlanan bilgiler ışığında davayı fonlamanın gerek maddi gerek manevi getirisini değerlendirebilecektir.
Blokzincir ile Desteklenecek Davalara Çekinceler ve Çözüm Önerisi
Avalanche ILO projesi, gerek yatırımcı gerek davacı taraf için kazan-kazan sistemi sunsa da bu proje ile arz edilecek dava tokenları adaletin tesisini konu edindiğinden yalnızca ekonomik amaçlara sahip kriptoparalardan farklı değerlendirilmelidir.
Blockhain aracılığı ile fonlanan davaların merkeziyetsiz veya merkezi borsalarda listelenmesi, ilk yatırımcı dışındaki kişilerin de bu davalara yatırım yapmasını sağlayacağından bir market ortamı oluşturacaktır. Market ortamı ise medya gibi birçok spekülatif araç vasıtasıyla token değerinin sürekli olarak değişmesine sebep olur.
Borsa listelemesi durumunda herkes tarafından alınıp satılabilecek dava tokenları davanın kaybedileceğine veya kazanılacağına dair gerçek ve gerçek dışı bir haber ile aşırı fiyatlanabilecektir. Borsalarda listelenerek spekülatif ortama maruz bırakılacak davalar üzerinde fiyatı baskılayabilecek açığa satış işlemi ile bile tokenın değeri düşerken kazanç sağlayabilecek bu durum tokenların çıkarılış amacına aykırı olarak finansal piyasalara bağımsız olarak hareket etmesi beklenen üzerinde bahis ortamının oluşmasına neden olacaktır.
Kanaatimizce, borsa listelemesiyle oluşacak bu spekülatif ortam, davayı görmekte olan mahkeme ve jüri üzerinde dolaylı veya doğrudan bir etkiye neden olacaktır. Dava tokeni yatırımcıları kitlesel veya bireysel olarak mahkeme heyetini veya jüriyi etkileyebilecek hareketlerde bulunabilir ve hatta davaya bakan mahkeme görevlileri davanın tokenini alarak kazanç elde etmeye kalkışabilecektir.
Her ne kadar tokenlaştırılan davanının fonlanması aşamasında KYC (müşterini tanı) sistemi ile yatırımcıların kimlik bilgileri kontrol edilerek davaya taraf olamayacak mahkeme heyeti, jüri ve yakınlarının davanın yatırımcısı olabilmesi engellenebilecek olsa da dava tokenlarının borsalarda listelenmesi ile borsalar -özellikle merkeziyetsiz borsalar- aracılığı ile davanın tarafı olamayacak kişilerin bu dava tokenları üzerinde işlem yapması mümkün hale gelecektir.
Merkezi borsalara kaydolurken gönderilen kimlik bilgileri vasıtasıyla bu dava tokenları üzerinde işlem yapan hesaplara ve sahiplerine erişilebilecek, veritabanı üzerindeki hareketler kontrol altında tutulabilecektir. Ancak kullanımı için herhangi kayıt gerektirmeyen, herhangi bir yöneticisi veya gerçek dünyada varlığı bulunmayan ve doğal olarak tebligat gönderilemeyecek merkeziyetsiz borsalar vasıtası ile bu dava tokenları üzerinde işlem yapılması Monero gibi birçok blokzincir teknolojisinin sağladığı gizlilik sebebiyle takip edilemeyecek, adaletin tesisini engelleyerek maddi kazanç sağlamaya teşebbüs eden yargıçlar ve jürilerin takibi oldukça zorlaşacaktır. Ayrıca davanın yönetimi hususunda yatırımcı tarafından gelebilecek baskıların önlenmesi adına dava tokenlarının birçok yatırımcıda tekelleşmeyecek şekilde tutulması da davanın yönetimi adına elzemdir.
Tokenlaştırılan davanın spekülatif hamlelere kapalı hale getirilmesi, davaya taraf olamayacak kişilerin davaya yatırım yapamaması ve dava tokenlarının tek elde toplanmasının engellenmesi, kanaatimizce ancak kimlik doğrulaması yapılarak eşit şekilde satış ve satılan tokenların borsalarda listelenmesini engellemek adına dava sonlanana kadar kilitli halde arz ile mümkün olabilecektir.
Hak Temelli Fonlama ve Merkeziyetsiz Adalet Kurumu
Akıllı sözleşmelerin en karmaşık hali olarak an itibariyle otonom dağıtık şirket (Decentralized Autonomous Organization) örneği gösterilmektedir. Organizasyona kriptopara göndererek karşılığında organizasyona ait mülkiyet ve oy hakkı veren token elde edilmektedir. Organizasyon hayata geçtikten sonra organizyonun tokenına sahip kişiler token satışları ile elde edilen sermayenin nasıl kullanılacağına dair önerilerde bulunabilecek, belirli bir çoğunluk sağlandığı takdirde program otomatik olarak toplanan sermayeyi, katılımcıların uzlaştığı amaç doğrultusunda kullanmaya başlayacaktır. (CEKİN, 2019; Achenbach, Baumgart ve Rill, 2017).
Türkiye gibi kıta avrupası hukuk sistemini benimsemiş ülkelerde zenginleştirici tazminat mümkün olmadığından blokzincir aracılığı ile dava fonlaması yatırım anlamında mantıklı olmayacak, bu davaların fonlanması yeterince ilgi görmeyecektir. Ancak bu durum, zenginleştirici tazminatın mümkün olmadığı ülkelerde SLAPP davaları ile ekonomik ve psikolojik olarak yıpratılan grup ve bireylerin olmadığı anlamına gelmediğinden bu kişilerin merkeziyetsiz araç ve kurumlar vasıtası ile korunması evrensel hukuk anlayışının gelişimi için önemlidir. Hukukun yeterince içselleştirilmediği ülkelerde maddi ve manevi durumu kısıtlı kişiler siyasilere veya güçlü kurumlara dair eleştiride bulunmaktan çekinir hale gelmektedir (LEVENT,2020). Dünyanın her yerinde ifade özgürlüğü gibi temel insan haklarını koruyacak, devletlerden bağımsız ve örgütlü bir yapıya ihtiyaç açıkça görülmektedir.
Mevzubahis ihtiyaç ise otonom ve merkeziyetsiz insan hakları kurumu ile giderilebilir. Buna göre otonom ve merkeziyetsiz insan hakları kurumu, tokenlarını yönetiminde yer almak isteyen kişilere kriptopara karşılığında satar. Satılan tokenlar ile müdahil olunacak davalar, davalarda görevli avukatlar, insan hakları adına yapılabilecek çalışmalar vesaire token sahipleri tarafından oylamaya açılır, oylamanın sonucu ile kişiler bu kurum adına yetkilendirilerek dünyanın birçok yerinde insan hakları adına çalışmalarda bulunur.
Hukukun üstünlüğü zihniyetinin yerleşmesi ve korunması adına; devletlerin karşısında, tüm dünyadan birçok yatırımcı tarafından desteklenen ve merkeziyetsiz yapısı ile müdahaleye kapalı bir uluslararası hukuk kurumu bulunması oldukça önemlidir. Merkeziyetsiz otonom insan hakları kurumunun etkisi yalnızca aktif de olmayacaktır. Devlet ve şirketler merkeziyetsiz ve örgütlü bir yapıyla karşılaşmanın çekincesiyle insan haklarına uygun hareket etme hassasiyetini arttıracaktır.
Merkeziyetsiz otonom insan hakları kurumunun blokzincir ile dünya düzenini değiştirmeyi hedefleyen topluluk tarafından kar amacı gütmeksizin destekleneceği açıktır. Buna rağmen merkeziyetsiz bu kurum giderlerini karşılamak adına token sahiplerinin çoğununluk oyu ile dernekler gibi amacına uygun ticari faaliyetlere de dilerse girişebilir.
İnsan haklarının tüm dünyada yaygın olarak savunulması adına büyük bir farkındalık ve faaliyet sağlayacak bu kurumun devletlerüstü ve merkeziyetsiz kalması oldukça önemlidir. Kararlarda oy hakkı sağlayan tokenların bir veya birkaç elde toplanması Avalanche ILO projesine sunulan çözüm önerileri veya başkaca yöntemlerle engellenmelidir. Ancak belirtmek gerekir ki bu yapıda davaların blokzincir ile desteklenmesinden farklı olarak özel bir dava bulunmayacağından kişilerin belirli olmasına kaanatimizce gerek yoktur. Aksine merkeziyetsiz otonom insan hakları kurumunun faaliyet amacına uygun olacak şekilde token sahibi yüzbinlerce kişinin anonim kalması gerekir. Merkeziyetsiz yapısı ve kurumun kararlarını veren yüzbinlerce kişinin anonim olması, siyasi baskıları engelleyecek, evrensel bir adalet hareketi oluşturacaktır.
Sonuç Olarak
Günümüzde bulunan birçok yapıyı etkileyecek blokzincir teknolojisinin, mikro anlamda akıllı sözleşmeler vasıtası ile hukuki uyuşmazlıkların temelinde yatan güven problemine; makro anlamda adaletin örgütlü ve güçlü kurumlar vasıtasıyla kasten veya ihmalen sağlanamaması gibi birçok probleme kayda değer bir çözüm olması mümkündür. Daha adil bir dünya için mücadele eden tüm dünya hukukçularının blokzincir teknolojisini anlaması ve blokzincir teknolojisini gelecekte hukuki zemine doğru şekilde oturtulmasına yardımcı olması, adaletin en ekonomik ve en hızlı şekilde sağlanması için elzem niteliktedir.
İki hukukçu bir kıdemli akıllı sözleşme geliştiricisinden oluşan ekibimizle, yukarıda sizinle paylaştığımız merkeziyetsiz otonom insan hakları kurumu projemizi, Refik Anadol gibi birçok değerli insana tanıtma ve projemize maddi manevi destek bularak gerçekleştirme ümidiyle Hack The Law Challenge etkinliğine katılmak istemiştik. Başvurusu etkinliği düzenleyen ekip tarafından sehven veya kasten değerlendirilmeyen projemizi özet olarak da olsa siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktan mutluluk duyuyor, projeyi geliştirmek adına geri bildirimlerinizi herhangi bir iletişim kanalı vasıtası ile bekliyoruz.
Bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir:
Furkan Levent (2021) Blokzincir Aracılığı ile Dava Fonlaması, hukukcukafasi.com/blokzincir-araciligi-ile-dava-fonlamasi, (Erişim Tarihi: …)
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:
- Nudge Teorisi: Son Kararınıza Son Bir Dokunuş
- Yapay Zekanın Cezai Sorumluluğu
- İfade Özgürlüğüne Yönelik SLAPP Davaları
Achenbach D, Baumgart I and Rill J (2017) Die Blockchain im Rampenlicht, Technologie von der Stange – oder besser nach Maß?’ 41(11) DuD 673 vd. (09.05.2021)
Cekin M. S. (2019) Borçlar Hukuku ile Veri Koruma Hukuku Açısından Blockchain Teknolojisi ve Akıllı Sözleşmeler: Hukuk Düzenimizde Bir Paradigma Değişimine Gerek Var Mı? İstanbul Hukuk Mecmuası 77 (1), s. 315 – 341 (09.05.2021)
Güleryüz T & Zorluoğlu Yılmaz A. (2018) Bir Anglo – Amerikan Hukuku Müessesesi Olarak Cezalandırıcı Tazminatın [Punıtıve Damages] Bazı Türk Hukuku Müesseseleri İle Mukayesesi, TBB Dergisi 2019 (141), s. 325-362. (05.05.2021)
Kane, Fackler, Gagol, Damian (2021) Highway: Efficient Consensus with Flexible, https://arxiv.org/pdf/2101.02159.pdf (11.05.2021)
Levent F. (2020). İfade Özgürlüğüne Yönelik SLAPP Davaları, hukukcukafasi.com/ifade-ozgurlugune-yonelik-slapp-davalari, (11.05.2021)
Nakamoto S. (2009) Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System, https://bitcoin.org/bitcoin.pdf (12.05.2021)
O’Brien S. (2020) Litigation financing may tempt investors with high returns. What to know before buying in, cnbc.com/2020/06/25/litigation-financing-tempts-with-high-returns-tips-before-buying-in.html (09.05.2021)
Sekniqi, Laine, Buttolph, Sirer (2020) Avalanche Platform, https://assets.website-files.com/ 5d80307810123f5ffbb34d6e/6008d7bbf8b10d1eb01e7e 16_ Avalanche%20Platform%20Whitepaper.pdf (12.05.2021)
Szabo N. (1996) Smart Contracts: Building Blocks for Digital Markets, https://www.fon.hum.uva.nl/rob/Courses/ InformationInSpeech/CDROM/Literature/ LOTwinterschool2006/szabo.best.vwh.net/ smart_contracts_2.html (09.05.2021)
Tevetoğlu M. (2020) ICO (İlk Dijital Para Arzı) ve Yatırımcının (Katılımcının) Korunması, Sektörel Bazda Tüketici Hukuku Uygulamaları 2020, s.88. (14.05.2021)
https://en.wikipedia.org/wiki/Emin_Gün_Sirer (10.05.2021)
https://medium.com/avalancheavax/initial-litigation-offerings-to-bring-10b-asset-class-to-avalanche-blockchain-retail-investors-2aff880fa641 (05.05.2021)
https://blog.rossintelligence.com/post/ai-introduction-law (08.05.2021)
Furkan Levent
Furkan Levent (Tümünü gör)
- Blokzincir Aracılığı ile Dava Fonlaması - 14 Mayıs 2021
- İfade Özgürlüğüne Yönelik SLAPP Davaları - 15 Ekim 2020
- Göz Hakkının Hukuki Değerlendirmesi - 8 Haziran 2020
Elinize sağlık. Gerçekten son zamanlarda okuduğum en özgün ve kaliteli çalışmalardan biriydi. İnternette bu tarz kaliteli içerikleri bulmak her geçen gün zorlaşıyor. İyi çalışmalar 🙂
İnsanın emek verdiği eserinin değer görmesi kadar tatlı bir durum yoktur sanırım, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim
Ufuk açıcı bir yazıydı, henüz hukuk öğrencisiyken bu tür faaliyetlerde bulunmanız takdir edilesi. Meslek büyükleriniz sizi takipte Furkan bey 🙂