Embriyo Aktarımlarından Doğan Cezai Sorumluluk

embriyonun aktarımının hukuki değerlendirmesi
Türk hukukunda izin verilen üremeye yardımcı tedavi yöntemleri ve uyulmaması durumundaki cezai yaptırımlar

Embriyo aktarımlarından doğan cezai sorumluluğa dair açıklamalarımızdan önce embriyo, yapay döllenme, embriyo aktarımı nedir ve hangi şekillerde yapılır kavramlarını ve sorularını açıklamak yerinde olacaktır.

Embriyo döllenmiş ve gelişmeye müsait, gelişme yeteneği yerinde olan hücreye verilen isimdir. Embriyo (embriyo/embriyon), döllenme anından başlayarak, gebeliğin yaklaşık sekizinci haftasına kadar gelişmeye devam eden yeni canlıyı anmak üzere kullanılmaktadır, onuncu haftadan sonra embriyo artık fetüs ismi ile anılır. Yapay döllenme ise erkeğe spermin cinsel ilişki dışındaki bir yöntemle kadının uterusuna yani rahmine yerleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Yapay döllenme kavramı, cinsel ilişki dışında üremeye yardımcı tedavi yöntemleri uygulanarak sağlanan döllenmelerin tamamını kapsamaktadır.

Embriyo aktarımının ise doktrinde birden fazla şekli bulunmaktadır; en yaygın olarak bilinen tüp bebek bu şekillerin başında gelir. Heterolog embriyo oluşturulması, doğumdan önce evlat edinme ve taşıyıcı annelik olmak üzere farklı çeşitlerde embriyo aktarımı mümkündür. Heterolog embriyo oluşturulması durumunu biraz açarsak, embriyo aktarımının bu şekli evlilik dışı üreme hücreleri ile oluşturulur.

Doğumdan önce evlat edinme şeklinde ise annenin üreme yeteneği bulunmamakta fakat başkasının yumurta ve spermleri ile oluşturulan embriyonun anne rahmine aktarılması sonucu oluşacak bebeği aktarılan annenin taşıması durumudur. Taşıyıcı annelik ise, annenin üreme yeteneği bulunmasına karşın taşıma yeteneği bulunmaması durumunda anne ve babanın genleri ile oluşturulan embriyonun başka birine aktarılması olarak tanımlanabilir.

Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği

Ülkemizde bu aktarımlardan en yaygın olarak bilinen uygulama evli çiftlerin üreme hücrelerinden faydalanılarak embriyo oluşturulması ve aktarılması durumudur. Bu konuda bir yönetmelik bulunmaktadır; Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği (ÜYTE). Bu yönetmeliğin amacı birinci maddesinde de belirtildiği üzere çocuk sahibi olamayan evli çiftlerden, tıbben uygun görülenlerin üremeye yardımcı tedavi metotları vasıtasıyla çocuk sahibi olmaları için yapılacak uygulamanın esaslarını, bu uygulamayı yapacak merkezlerin açılması, çalışması ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Bu yönetmelikteki son düzenlemeler bakıldığında 2018 yılında yapılmıştır. Birinci maddesi halen bu şekildedir ve bu da şu anlama gelmektedir ki heterolog embriyo oluşturulması, doğumdan önce evlat edinme ve taşıyıcı annelik şekilleri ülkemizde görülmemektedir sebebi ise yönetmelikte geçen evli çiftler ifadesidir. Evli olmayan fakat çocuk sahibi de olmayan çiftlerin üremeye yardımcı metotlarla çocuk sahibi olmaması daha doğrusu olamaması durumu fikrimce bir özgürlüğün şarta bağlanması gibi görünse de aile toplumun en önemli ve korunması, oluşturulması oldukça hassasiyet ve özen gerektiren kurumudur.

Ülkemizde evli olmayan kişilerin dünyaya bir çocuk getirmesi halinde, çocuğun aile birliği içerisinde doğmaması durumu ve beraberinde getirdiği sorunlar ile karşılaşılabilmektedir ancak resmiyette aile kurumu oluşmuş gözüken ancak anne baba olma iktidarına, bilincine sahip olmayan kişilerin resmi nikâh adı altında evli olmasa bile tam anlamıyla aile, anne-baba olabilecek kişilerden yukarıda tutulması da fırsat eşitliğine ve kadının çocuk sahibi olabilmesi için evlenmesi gerektiği şartının ne kadar özgürlükle bağdaştığı, tartışılması gereken bir konudur.

Ceza Hukuku Açısından Embriyo Aktarımı

Konumuza dönecek olursak; üremeye yardımcı tedavi yöntemleri olarak adlandırılan bu uygulamalara ilişkin olarak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun, Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi (İnsan Hakları Biyotıp Sözleşmesi) ve Sağlık Bakanlığınca çıkarılan ve yürürlüğe konulan “Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği” bu konuda yürürlükte olan düzenlemelerdir.

Bizim esas ilgilenmemiz gereken düzenleme 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği (ÜYTE)’dir. Bu yönetmelikte de ceza hukuku ile ilgili olarak Ek-17 müeyyideler bölümü yer almaktadır. Bu müeyyidelerden bazıları şunlardır ilk olarak; Kendilerine ÜYTE uygulanacak eşlerden alınan yumurta ve spermler ile bunlardan elde edilen embriyoların bu Yönetmelikle belirlenen esaslar dışında her ne maksatla olursa olsun bulundurulması, kullanılması, nakledilmesi ve satılması yasaktır. Maddede, meydana getirilen embriyoların hem eşlerden alınan hücreler ile oluşturulması hem de yönetmelik dışında herhangi bir maksat -bu maksadın ne olduğu belirtilmemiş ve sadece yönetmelikte belirtilenler dışında denilmiştir- için kullanılması, nakli, elde bulundurulması, satılması yasaklanmış ve yaptırım öngörülmüştür.

Diğer bir madde ise; ÜYTE uygulanacak eşlere sadece kendilerine ait üreme hücreleri uygulanır. Herhangi bir şekilde donör kullanılması, donör kullanılarak embriyo elde edilmesi, adaylardan alınan yumurta ve spermler ile elde edilen embriyoların başka adaylarda, aday olmayanlardan alınanların da adaylarda kullanılması ve uygulanması yasaktır denilmiştir. Sadece eşlere yani resmi nikâh akdi ile bağlı olan, aile birliği oluşturabileceğine inanılan çiftlerden alınan üreme hücrelerinin kullanılabileceği, bunlar dışında herhangi bir donör kullanmak ve bu donörlerden alınan hücrelerden embriyo elde edilmesi yasaklanmıştır. Ayrıca aday olanlardan alınan hücrelerden elde edilen embriyoların başka adaylara ve aday olmayanlardan alınanların ise adaylara kullanılması ve aktarımının yapılmasını yasaklamış ve yaptırıma bağlamıştır.

Ek-17 başlıklı bölümde bahsi geçen ve yaptırıma bağlanan önemli diğer bir konu ise ÜYTE uygulamasından birden fazla embriyo tesis edilmeyecek olması konusudur. Madde içeriği şu şekildedir:

Merkezlerde ÜYTE uygulamasında birden fazla embriyo transfer edilmemesi esastır. Ancak, 35 yaşa kadar birinci ve ikinci uygulamada tek embriyo, üçüncü ve sonraki uygulamalarda iki embriyo, 35 yaş ve üzerinde tüm uygulamalarda en fazla iki embriyo transfer edilebilir.

Maddelerde gösterilen yaptırımlar idari yaptırımlardır. Fikrimce bu konuların yaptırıma bağlanması önemlidir çünkü embriyo aktarımı dikkat edilmesi gereken ve özen gerektiren bir konudur. Gerekli kurallara uyulmadığı takdirde yaptırım olarak bu merkezlerin Sağlık Bakanlığı tarafından kapattırılması söz konusudur.

Embriyo Aktarımından Hekimin Sorumluluğu

Bu konuda aklımıza gelen ve esas konumuzu oluşturan olay hekimin cezai sorumluluğunun ne yönde olacağıdır. Bu konuda ilk olarak hekimin tıbbi müdahalelerden doğan genel sorumluluklarına bakılmalıdır. Bunlar aydınlatılmış onam, bilgilendirilmiş rıza, dikkat ve özen yükümlülüğü, sır saklama, kişisel verilerin saklanması, mahremiyet hakkının korunması gibi durumlardır.

Aydınlatılmış onamdan bahsedilecek olursa; hem yasal hem tıbbi yönü olan ve hastalara uygulanacak işlem ve tedavilerin riskleri, faydaları ve seçenekleri hakkında karşılıklı tartışmayı gerektirir. Bu şekilde hastaların hakları korunmuş ve benliklerine saygı duyulmuş olur. Türk Tabipler Birliği tarafından karar verme yeterliğine sahip bir bireyin, kendisine uygulanacak tanı, tedavi yöntemleri ve diğer uygulamalar konusundaki tüm seçenekleri, bu yöntemlerin olası olumlu ya da olumsuz sonuçlarına ilişkin bilgileri aldıktan ve anladıktan sonra yapılacak işlemlere izin verme, kabul etme süreci olarak tanımlanır.

Kişisel verilerin saklanması, sır saklama yükümlüğü konusunda, hekimler, yardımcı üreme tekniklerini kullanırken meslekleri gereği hastalarına ait bilgileri ve sırları saklamak zorundadırlar. Hekimin hastayla ilgili öğrenmiş olduğu bilgiler büyük çoğunlukta hastanın kimseye anlatamadığı ya da anlatmak istemediği önemli bilgilerdir. Bu sebeple hekimin ve merkezlerin hastalarına ait bilgileri üçüncü kişilere açıklamama bunları saklı tutma konusunda yükümlülüğü bulunmaktadır. Mahremiyet hakkını da sır saklama, kişisel verileri koruma olarak nitelendirebiliriz. Mahremiyet hakkı, Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 9. Maddesi, Türk Medeni Kanunu madde 24, Türk Ceza Kanunu madde 133 ve devamında düzenlenmiştir.

Embriyo aktarımı durumu gerçekleşmeden önce anneden ve babadan alınan hücreler ile embriyo elde edilmesinde ve embriyonun anneye aktarımında annede meydana gelecek sağlık sorunlarında, dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlalinin bir sonucu olarak hekimin cezai sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Genel sorumluluklardan biri de ceza hukuku açısından TCK madde 279 olarak gösterilebilir. TCK madde 279 ise kamu görevlisinin suçu bildirmemesi durumunu ele alır. Örneğin üremeye yardımcı tedavi merkezlerinde daha önce bahsedilen ve müeyyidelendirilmiş suçlar işlenip de orada çalışan hekim tarafından bildirilmemiş ise, hekimin bu bağlamda cezai sorumluluğuna gidilebilmektedir. Aynı zamanda sağlık çalışanı olması sebebiyle TCK madde 280’in şartları oluşacak ve yine hekimin cezai sorumluluğuna gidilebilecektir.

Başka bir konu ise embriyonun bir hücre, hücrenin ise bir doku parçası olması ile ilgilidir. Bu sebeple TCK madde 91’i göz önünde tutmamız gerekir ki bu madde organ ve doku ticaretini ele almaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi embriyonun yönetmelikte belirtilen esaslar dışında kullanılması, saklanması, bulundurulması, satılması ve nakledilmesinin yasak olması konusuna değinilmelidir. Yönetmelikte idari yaptırım öngörülmüş olsa bile madde 91 embriyoyu ticaretini yapmak, satmak için elinde bulunduran kimse için beş ile dokuz yıl arasında hapis cezası öngörmüştür. Genel tanıma ek olarak hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Embriyo aktarımlarından doğan ve cezayı gerektiren diğer bir sorumluluk ise embriyonun korunmaması halidir. Türkiye’nin de tarafı olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi, ilgili kişilere embriyonun korunması sorumluluğunu yüklemektedir. Bu sözleşme embriyonun üzerinde çalışmayı yasaklamamış fakat korunmasını şart koşmuştur. Ancak sadece araştırma yapmak için embriyo oluşturulması yasaktır. Bizim ülkemizde de yönetmelikte yasak konulduğu gibi embriyonun üreme dışındaki amaçlar için kullanılması durumu yaptırıma bağlanmıştır. Embriyonun üzerindeki kök hücre çalışmalarına da bu doğrultuda izin verilmemektedir.

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

Bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir: Cansu Taşdemir, Embriyo Aktarımlarından Doğan Cezai Sorumluluk, hukukcukafasi.com/embriyo-aktarimlarindan-dogan-cezai-sorumluluk, (Erişim Tarihi: … ).


CİN, M. Onursal, ‘’Hekimlerin Embriyo Nakillerinde Cezai Sorumluluğu’’, II. Sağlık Hukuku Kurultayı, Ankara Barosu Dergisi, Ankara, 7-8 Kasım, 2008

DOĞAN, Murat, ‘’Embriyon Nakillerine Mahremiyet Hakkı’’, II. Sağlık Hukuku Kurultayı, Ankara Barosu Dergisi, Ankara, 7-8 Kasım 2008

EROL, Yasemin, ‘’Yapay Döllenme Yöntemleri ve Taşıyıcı Annelik’’, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, Konya, 2011

KAMACI, Mahmut, ‘’Embriyo Transferi (Aktarımı) ve Ortaya Çıkan Soybağı Sorunları’’ Yargıtay Dergisi, C.36, Sayı 1-2, Ocak-Nisan 2010, s.25-63

ŞAHİNER, Pervin, ‘’Tüp Bebek Uygulamalarında Çiftlerin Aydınlatılmış Onamının Değerlendirilmesi’’, Doktora Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kocaeli, 2019

YILDIRIM, Hülya Deniz, ‘’Üremeye Yardımcı Tedavide Üçüncü Kişiden Üreme Hücresi Alınması Yaklaşımlar ve Hukuksal Sorunlar’’, Adli Tıp Dergisi, Cilt 31, Sayı 3, s.143-154

The following two tabs change content below.

Cansu Taşdemir

Hukuklu değil hukukçu olmayan çalışan biri.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir