Kırık Camlar Teorisi

kısaca kırık camlar teorisi

Kırık camlar teorisi, toplumda insanın neden suç işlediğini açıklayan bir teoridir. Kriminoloji ise suçun açıklamasını yapan, suçlu davranışının nedenlerini inceleyen ve suçluların istekleri, düşünceleri, niyetleri ve tepkileri ile suç davranışındaki tüm olgu ve olayları araştıran bir bilim dalıdır.

Hukuk sisteminin temel problemlerinden biri olan suç oranlarını azaltmada, işlenen suçun arkasındaki düşünceyi bilmek  kanunun ruhu ve yorumu açısından son derece mühimdir. Psikolojik ve sosyal faktörleri beynimiz üzerindeki karmaşık işleyişin davranışlarımıza etkisi olarak değerlendiren kriminolojik psikoloji, insanların suç işleme eğilimleri ile bireyin suç işlemesinin yanı sıra, suç işleme anında, suçu işledikten sonra ya da yargılanması sırasındaki tepkilerini de inceler.

Kırık Camlar Teorisi Üzerine Yapılan Deneyler

İlk kriminologlardan, Cesare Lombroso’nun 383 İtalyan mahkum ile yaptığı deney bu konuda yapılan çalışmalara rehber olmuştur. Lombroso 383 mahkumu önce fiziksel özelliklerine göre ayırmış, daha sonra eğitim durumları, yaşadıkları kültürel ve coğrafi bölgeleri de göz önüne alarak sınıflandırmayı yenilemiştir. Aynı karakterdeki ve yakın çevrede yaşayan mahkumlar üzerine yoğunlaşan Lombroso suç davranışlarının kaynaklarını çözümlemede çevresel etkinin önemini yalın şekilde ortaya koymuştur. Bu deneyden sonra bu konu hakkında Langer ve Haward’ın ardından Brussel’in çalışmaları olsa da Lombroso’nın yapmış olduğu deney kadar çarpıcı sonuçlar elde edememişlerdir.

1960’larda hapishanelerde artan mahkum sayısı, önlenemeyen şekilde artan suç oranı ve gün geçtikçe azalan şehirlerdeki güvenlik oranına karşı FBI’ın kurduğu Davranış Analiz Akademisi ile suç davranışlarının çözümlenmesinde çevresel etki üzerinde tekrar konuşulan bir konu haline gelmiş ve büyük bir gelişme göstermiştir.

1969 yılında Stanford Üniversitesi’nde kriminolog olarak bu konu hakkında çalışmalar yürüten Philip George Zimbardo bir saha çalışması sonucu kriminolojik bir tez ortaya koymuştur. Zimbardo bu tezinde; kentlerde ortaya çıkan suç dağılımının sebebinin vandalizm olduğunu ve düzende oluşan küçük bir suçun daha büyük ve bağımsız suçların oluşmasına temel teşkil ettiğini belirtmiştir. Zimbardo’ya göre suçu engellemek için; oluşturulan düzende bozulan en küçük şeyin telafisi için düzene uygun şekle getirilerek düzenin devamlılığı sağlanmalıdır.

Bu yargılara ulaşmasını sağlayan sosyal deneyinde de İtalyan bir göçmen olan ve göçmen olmanın beraberinde getirdiği olumsuzlukları bilen Zimbardo iki otomobilden birisini yaşayanların büyük kısmının göçmen olduğu ve maddi durumu iyi olmayan Bronx’a, diğer otomobili ise genellikle beyaz ve maddi durumu iyi, eğitim seviyesi yüksek saygın insanların yaşadığı Kaliforniya Palo Alto’da bulunan bir mahalleye bıraktı. Bronx’taki araba terk edildikten bir kaç dakika sonrasında ilk saldırıya uğradı. 24 saat geçmeden araba hurda haline gelmişti. En son döşemeleri sökülüp camları kırılınca çocuklar için oyun alanı haline geldi. Palo Alto’daki diğer araca ise bir hafta boyunca dokunan kimse olmadı, araç park edildiği halde dururken Zimbardo aracı balyoz yardımıyla tahrip etti. Bunun üzerine araca zarar vermeye çevredeki insanlarda katılmaya başladı ve bir kaç saat içinde araç, Bronx’da bulunan araç ile aynı kaderi paylaştı. Zimbardo’nun deney esnasında aldığı notlara göre araca ilk zarar veren bireylerin her iki durumda da iyi giyimli, temiz ve görünüşte saygın insanlar olduğunu kaydetmiştir. Yine Zimbardo’nun notlarına göre aracın aküsünü çalanlar; anne, baba ve küçük bir erkek çocuktan oluşuyordu.

Zimbardo bu deney ile bireyi suç işlemeye iten tek faktörün yoksulluk olmadığını; terk edilmiş bir aracın camının kırık olmasının birey üzerinde kayıtsızlık ve dikkat çekmeyeceği algısı oluşturduğunu böylece suçun kanunsuzluk, kuralsızlık ve itaatsizlik hissi yaratılan herhangi bir yerde oluşabileceğini ve her bireyin suç işleme potansiyeli olduğunu gösterirken bireyi suç işlemeye iten psikolojik faktörler arasında karşılıklı saygı ve ortak sorumluluk duygusu, davranışlara özen gösterme yükümlülüğü gibi toplumsal engellerin zayıf olmasının da yer aldığını gözler önüne sermiştir.

Bu hipotezin teori olarak ortaya koyulması ise 1982 yılında siyaset bilimci James Wilson ve Kriminolog George Kelling tarafından yazılan Broken Windows  başlıklı makalenin aylık olarak yayımlanan Atlantik dergisinin Mart ayındaki sayısında yayımlanması ile olmuştur. Bu makalede Zimbardo’nun fikirlerini destekleyip geliştiren sosyal bilimciler, bir toplumdaki suç faaliyetlerinin, önce küçük ihlaller ile başladığını giderek ağır suçlara dönüştüğünü, suçla baş etmenin en etkili yolunun, suça eğilimi destekleyici her türlü koşulun ortadan kaldırılması olduğunu belirtmişlerdir. Kelling’in makalede verdiği örnek teoriyi açıklamaktadır; Birkaç kırık penceresi olan bir bina düşünün. Camlar tamir edilmemişse vandallar birkaç cam daha kırmaya meyillidir. Sonunda bina boş ise tüm camları kırabilir, gecekonduysa yangın dahi çıkarabilirler. Ya da bir kaldırım düşünün. Burada bazı çöpler birikir. Yakın zamanda bu çöpler daha fazla birikir. Sonunda buradaki restoranlar, hatta paket servis yapan insanlar bile çöpleri araba ile poşetler halinde getirerek buraya atarlar.

Yayımlandığı ilk andan itibaren sosyal bilimler ve kamusal alanlarda uygulanması hakkında bilimsel çalışmalar ile ortaya konan veriler ve sonuçlar olmasına rağmen büyük tartışmalara neden olmuştur.

Ceza Politikasına Etkisi

Suça karşı alınacak önlemlerin başında gelen yasalarda kanun koyucunun  bu teoriden yararlanması hususunda farklı tartışmalar olsa da teori ceza politikalarında sık sık kullanılan bir motivasyondur.

Teorinin suç oranlarını düşürmede kullanılması konusunda ilk somut örnek 1980’li yıllarda, suç faaliyetlerinde büyük bir artış yaşanan New York kentinde görülmüştür. Kentin belediye meclisi, kentin uluslararası arenada ününü zedeleyen ve önüne geçemedikleri gün geçtikçe artan suç oranına karşın ilk olarak düzeni bozan en küçük suçlardan başladıkları bir plan izlemiştir. Bu plana göre ilk önce metroda yer alan tüm grafitileri temizleyerek başlamışlardır. 1990’lı ve 2000’li yıllara gelindiğinde ise alenen içki içmek, kaldırıma işemek, park etmiş araçların boyasını çizmek gibi küçük suçlar cezalandırılmaya başlanmıştır.

Bu durum bir çok karikatür ve çizgi filme konu olup kendine mizah dergilerinde yer bulsa da bu uzun süreli plan halkın küçük suçlara karşı hoşgörüsünü giderek azalmıştır. Teorinin uygulamasının olumlu sonuçlanmasından sonra Boston, Albuquerque ve Lowell, Bronx gibi şehirlerde de uygulanmıştır. Aslında teori ilgili pek çok çalışmada, suç  oranlarında ciddi düşüşler görüldüğü sonucuyla defalarca kez kanıtlansa da bazı kentlerde bu oranın New York’da yaşanan orana karşılık çok düşük olması sebebiyle teori hakkında tartışmalar devam etmektedir.

Kırık Camlar Teorisi ilgini çektiyse bu yazılarımız da ilgini çekebilir:

Bu yazıya şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Ece ŞEN (2020) Kırık Camlar Teorisi, hukukcukafasi.com/kisaca-kirik-camlar-teorisi


Bernard E. Harcourt (1998). Michigan Law Review Vol. 97, No. 2, pp. 291-389

Amna Akbar (2015). National Security’s Broken Windows, 62 UCLA L. Rev. 833

Bernard E. Harcourt and Jens Ludwig (2016). The University of Chicago Law Review Vol. 73, No. 1, Symposium: Homo Economicus, Homo Myopicus, and the Law and Economics of Consumer Choice , pp. 271-320

The following two tabs change content below.

Ece Şen

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi. Değişik alanları hukuk ile birleştirmeye çalışan birisi.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir